Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Büşra

Mitin, kozmosun sonu gelmez enerjilerini insanların kültürel yaratımına akıtan gizli bir yarık olduğunu söylemek çok ileri gitmek olmayacaktır.
Reklam
Hegel'in efendi-köle diyalektiği bir ikili-mücadeleyle başlar. Efendi olarak ortaya çıkan, zafer kazanmaya kararlıdır. Parlamak istiyordur. Zaferin şanı ve onuru için yaşamaktadır. Buna karşılık ölüm riskini üstlenir. Yaşamını riske atar. En yüksek oyun bedelinden bile çekinmeyen bir oyuncudur o. Buna karşılık öteki, ölüm korkusu yüzünden mücadeleden kaçar. Onun isteği zafer kazanmak değil, hayatta kalmaktır. Hayatta kalmayı zaferin şanına ve üstünlüğüne tercih etmektedir. Dolayısıyla ölüm riskine girmez. Efendiye tabi olup onun kölesi olarak çalışır.
Yaşama bir dayanıklılık bahşediyor olması sanatın özüdür.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Büyü, şeffaflığa teslim olmaktadır. Şeffaflık buyruğu bir biçim düşmanlığı geliştiriyor. Sanat anlamı bakımından şeffaf hale geliyor. Baştan çıkarıcı bir özelliği kalmıyor artık.
Reklam
Ritüeller sembolik eylemlerdir. Bir topluluğun taşıyıcılığını yaptığı değerler ve düzenleri gelecek kuşaklara aktarır ve onların temsilciliğini yaparlar.
Kederinden perperişan olmuş, zayıf düşmüş, yerle yeksan olmuş kişiden daha sefil, daha berbat, daha kötü bir şey var mıdır? Kederin yarattığı sefilliğe en yakın sefillikse, başına bir kötülüğün geleceğinden korkup düşüncelerini tümüyle askıya alan kişinin halidir.
Bir aslanın yüreğine ve bir şairin beynine sahiptir. Şiddet dolu bir yaşam onu kabalaştırmadı.
Reklam
Biz farklı bir savaşın içindeyiz Mart. Gerçek bir savaş bu. Bu gücün güce karşı olduğu veya Doğu'unun Batı'ya karşı olduğu bir savaş değil. Domuzlara karşı açlık çekenlerin savaşı bu! Ezenlere karşı kölelerin savaşı. Sen özgür olduğunu düşünüyorsun, değil mi? Bunun sebebi başkalarının zincire vurulmuş olması. Sen burada yerken, başka biri açlıktan kırılıyor. Sen koşarken, başkası durmak zorunda. Biz bunların hepsini değiştirmek zorundayız.
Eğlence yok, günah yok, hiçbir şey yok. Sadece miskinlik ve korku. Hayattan korkmak, ölümden korkmak, komşulardan korkmak, korku. Oysa dışarda bir yerlerde gerçek insanlar gerçek hayatlar yaşıyorlardı. Ama biz değil.
Kızların çoğu berbat bir çocukluk dönemi geçirirler, bunu biliyorum. Zaten onları düş kurmaya sevk eden de budur. Gerçekleri gizlemek. Duygularını saklamak. Senden daha mutlu olan insanları taklit etmek. Veya daha mutsuz olanları. Hepsinden birer parça çalmak. Oyunculuğun yarısı budur işte. Mutsuzluk. Hırsızlık.
Keşke dünyada daha az sayıda İskender, daha çok sayıda Diyojen olsaydı.
Kendine yeten biriydi ve zayıf karakterliler bunu bir çeşit cesaret gibi algılardı.
253 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.