Bırakalım Ermenileri katletmediğimizi ispat etmeyi. Yapılması gereken şey, onların yaptıklarına karşı, onların yaptıklarından sadece bir kısmını sergilemek. Mesela Fransızların Cezayir'de giriştikleri canavarlıkları sergilemek. Fransızlar Cezayir'de Hitler'e parmak ısırtacak vahşilikler yaptılar. Aradan onca yıllar geçti ama Cezayir'de hâlâ toplu mezarlar bulunuyor.
Yani Türkler'in Ermeniler'i katlettiğini söyleyen ve bunları gündeme getiren Fransızların çoğunun elleri hâlâ Müslüman Cezayirlilerin kanlarıyla kıpkızıldır.
Kurbana değil saldırgana acımak, kurbandan taraf değil de saldırgandan taraf hissetmek, saldırganla özdeşleşmek mümkün olabilir mi? Düşününce tüylerimizi diken diken eden bu durumun ilk bakışta olamayacağını düşünürüz genellikle, ama eğer saldırganı mükemmelleştirilmiş insanî değerlerle donatıp kurbanı ve hayatını da bu donatının aksesuarı haline
İşkence ne sivillere, ne askerlere ne de özel olarak Fransızlara aittir. Bu öyle bir şeydir ki tüm yerleşim bölgelerini saran bir veba gibidir.
Jean Paul Sartre
"İskence ne sivillere, ne askerlere ne de özel olarak Fransızlara aittir. Bu öyle bir şeydir ki tüm yerleşim bölgelerini saran bir veba gibidir." - Jean-Paul Sartre
"... Fransızlar acımasızca Cezayirli sivil halkı katlettiler. Cezayir'de ki Fransızların yaptıkları soykırımda ölenlerin sayısı 1962 yılına gelindiği zaman 1.000.000'u buldu.