Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Aynı kelimeler(örneğin bir erkeğin eşine Seni seviyorum demesi) söyleniş biçimine bağlı olarak sıradan ya da olağanüstü olabilir.
Eğer kişi sadece bir tek insanı sever ve onun dışında tüm çevresine kaygısız kalırsa onun sevgisi sevgi değildir ya alabildiğine bir bencilliktir ya da ortak yaşam birliğidir
Reklam
" Gerçekten de iyiliği seçebilmek için farkında olmamız gerekir —ama başka bir insanın acısına, başka bir insanın dostça bakışına, bir kuşun ötüşüne, otların yeşilliğine karşı duyarlılığımızı yitirmişsek, farkında olmanın da yararı olamaz, insan yaşama karşı ilgisini yitirmişse iyiliği seçebileceğini ummamalıdır artık... O zaman yüreği öylesine katılaşacaktır ki "yaşam"ın kendisi sona erecektir... "
Sayfa 148 - Payel Yayınları 6.Basım Şubat
Kişi, uğrunda emek harcadığı şeyleri sever ve kişi sevdiği şeyler için emek harcar.
Sayfa 48
Koşulsuz sevgi sadece çocukların değil tüm insanların en derin özlemidir. Diğer yanda ise, kişinin değerlerinden dolayı hak ettiği için sevilmesi her zaman yerini kuşkuya bırakır: Belki beni sevmesini istediğim kişiyi memnun edememekteyim, belki şu belki bu oluyor. Burada sevginin her an bitirivereceği korkusu vardır. Daha da öte “hak edilmiş” sevgi yerini kolayca kişinin o olduğu kendisi olduğu için sevilmediği sadece hoşa gittiği için sevildiği, son çözümlemede kişinin sevilmeyip kullanıldığı yargılarıyla acı bir duyguya bırakır.
Bencillik, insanın davranış biçimi olmakla kalmaz aynı zamanda kişinin karakterinin bir bölümü olarak da ortaya çıkar.
Sayfa 25 - Say YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Büyük İslam şairi Mevlana çok güzel dile getirmiştir: Gerçekten gönülden gönüle açılan pencere vardır Çünkü iki beden ayrı veya uzak değildir
Sevmek bir eylemdir; edilgen bir duygu değil. Bir şeyin “içinde olmaktır”, bir şeye “kapılmak” değil. Sevmenin etken yapısı, sevmenin almak değil öncelikle vermek olduğu biçiminde tanımlanabilir.
“Doğumdan ölüme, pazartesiden pazartesiye, sabahtan akşama tüm faaliyetler düzenlenmiş, bir örnek hâle getirilmiştir. Böylesi bir düzenin ağına düşen kişi insan olduğunu, tek bir birey olduğunu nasıl hatırlar? Düş kırıklığıyla, üzüntüyle, sevgi özlemi, hiçlik ve ayrı olma korkusuyla dolarken yaşama şansına bir kez sahip olduğunu nasıl aklına getirebilir?”
Ağzı açık, sabırsız, her şeyi -resim, içki, bilgi- yutmaya hazır bir tüketicisiniz. Yoğunlaşma eksikliği kendi başımıza yalnız kalmakta uğradığımız güçlükte açıkça görülür. Konuşma­dan, sigara içmeden, okumadan hareketsiz oturmak birçok insan için olanaksızdır.
Sayfa 129
Reklam
4. Bölüm, Sevginin Uygulanması
Mantıklı inanç yalnızca düşünce ve yargıda açıkça görülmez. İnsan ilişkileri çerçevesinde de inanç, özel bir arkadaşlıkta ya da sevgide kaçınılmaz bir niteliktir. Bir başka insana "inanmak", onun tutumundan, kişiliğinin özünün ve sevgisinin değişmezliğinden emin olmak demektir. Bunu söylerken, bir insan fikirlerini değiştiremez demek istemiyorum, ancak temel dürtüler aynı kalır. Örneğin yaşama ve insan onuruna verdiği değer onun bir parçasıdır, değişmez. Aynı anlamda kendimize de inancımız vardır. Tüm yaşamımız boyunca değişen koşullara, fikir ve duygulara rağmen içimizde aynı kalan bir ben'in, bir özün bilincindeyizdir. "Ben" kelimesinin de kendimize ilişkin tüm yarglarımızın da arkasındaki işte bu özdür. Eğer kendi varlığımızın kalıcılığına inancımızı yitirirsek, özümüz hakkındaki duygumuz sarsılır. Bunun sonucu olarak da öz duygumuz için başkalarıın onayına bağımlı kalırız. Ancak kendine inancı olan birinin başkalarına da inancı olur, çünkü o yarın da bugünkü gibi olacağını, neler düşünüp nasıl davranacağını bilir. Kişinin kendine inancı, söz verebilme becerisinin bir sonucudur ve dolayısıyla da Nietzsche'nin dediği gibi insan söz verebilme yetisine göre tanımlanabilir, inanç insanın varoluşunun bir koşuludur. Sevgiyle olan ilişkisi açısından bunun anlamı, kişinin kendi sevgisine olan inancı, başkalarında sevgi yaratabilme ve bu sevginin geçerliliğidir.
Sayfa 141
4. Bölüm, Sevginin Uygulanması
İnanç nedir, inanç mutlaka Tanrı'ya ve dinsel doktrinlere inanmayı mı getirir? İnanç, mantıklı düşünmeye aykırı ya da ondan kopmuş bir şey midir? İnanç sorununu anlamak için akıllı ve mantıklı olmayan inançtan benim anladığım, boyun eğmeye ya da mantıklı olmayan otoriteye (insana ya da fikre) dayalı inanmadır. Mantıklı inanç ise kendi düşünce
Sayfa 140
Ters manyel..
Eğer bir insan, abartılmış bazı davranışlar gösteriyorsa gerçekte o davranışların tam karşıtı duygular yaşamakta olduğunu da düşünmek gerekir." Eric Fromm'a göre sevgi gösterilerindeki abartı sevginin değil yalnızlık korkusunun büyüklüğünü ortaya koyar.
Günümüz ekonomilerinin en hastalıklı yanlarından biri de, yaşayabilmek için abartılmış bir silah endüstrisine ihtiyaç duymalarıdır.
Sayfa 241Kitabı okudu
İnsanlar artık cinsellikten korkmuyorlar. Cinselliği kullanarak suçluluk duygusu yaratmanın ve bu yolla kişileri baskı altında tutmanın ve onları otoriteye teslimiyete zorlamanın zamanı geçmiştir.
Sayfa 238Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.