Shankly, Paisley'den de, diğer haleflerinden de çok daha ütopyacıydı. Büyük bir futbol kulübü inşa etmiyordu; sosyalist bir cenneti, bir işçi ve Liverpool halkı hareketi inşa ediyordu. Her zaman fotoğraf çektirmeye, imza vermeye, laflamaya açıktı; kapısını çaldığınızda büyük ihtimalle çaya davet edilirdiniz. Onun taraftarlara bilet sağladığına veya deplasman maçlarından evlerine dönecek taraftarlar için elini cebine attığına dair sayısız hikaye var. Emekli olduktan sonra sunduğu radyo programında konuk ettiği başbakan Harold Wilson'a söylediği gibi, en basitinden içgüdüsel bir sosyalistti, hiç teorik kitap okumamıştı, ama eşitliğe ve karşılıklı destek ağları inşa etmeye inanıyordu. Futbolu dünyayı değiştirmenin bir yolu olarak görmesin en büyük nedeni futboldan başka bir şey bilmemesiydi. Paisley bazı açılardan daha kibar ve daha yaklaşılabilir bir figürdü, daha az rahatsız ediciydi ve dünya konusunda daha bilgiliydi, ama Shankly'nin idealizmi onda yoktu: Futbol menajerliği onun için bir toplum inşa etmek değil, maç ve kupa kazanmaktı.
Sayfa 80Kitabı okudu
İster tenis ister boks ister futbol olsun, medya buna el atar ve spor yoluyla toplum içinde yükselmenin mümkün olduğunu düşündürtür. Bu ikna girişimi bir yanılsamayı ortadan kaldırmaz (bu olabilir) ama bir istisnaya işaret eder. Stadyum, gülünç duruma düşmeden, uluorta en şiddetli milliyetçiliğin dile getirilebildiği alandır.
“Devlet ve kapitalizm olmadan önce de toplum vardı. İnsan toplumla insan oldu. Beğenmediğimiz ve milyonlarca yıl süren basit ve bir aileye benzeyen klan toplumu olmasaydı ne kent, ne sınıf, ne devlet, ne de uygarlık olurdu. Toplumu geliştiren kent, sınıf, devlet ve uygarlık değil, tersine bu olguların hepsini gerçekleştiren varlık toplumdur. İnsan yaşamında hiçbir şey toplumun yerini tutamaz. Toplumdan vazgeçmek, toplum olmaktan çıkmak, insanlıktan vazgeçmek ve insan olmaktan çıkmak demektir. Demokratik ulus öncelikle toplum olarak kalmakta ısrarlıdır; kapitalist moderniteye karşı ‘ya toplum ya hiç’ şiarıyla dikilir. Modernite çarklarında çözdürülen toplumun kalıcılığında, tarihsel toplumsal bir gerçeklik olarak yaşanmasında ısrarlıdır. Öneminden ötürü kadın ve aileye ilişkin ayrı bir madde ayırmakla birlikte, toplumu esasta büyük bir aile olarak ele almak gerekir. İnsanı tarih boyunca gerçekleştiren bu ailedir. Günümüzde her şeyin indirgendiği para, iktidar, seks, futbol ve benzeri modernite dinleri çok sonradır ve asla bireyi oluşturamazlar, tersine tüketirler...”