Üç-beş hatıra...
ㅤㅤㅤㅤ Sanırım henüz 5 yaşlarında falan idim... Mahallemizde boş bir arsa vardı, arkadaşlarla hep orada oynardık.. Çoçukluk işte.. Kavga edersin, dalaşırsın kızarsın bağırırsın.. Hüseyin'e "aptal" dersin, bazanda "manyak".. Diğer arkadaşlarlada arada böyle dalaşmalar oluyordu.. Ama yukardan sanki birisi bana kötü-kötü
Bazen hayatım çok iyi giderken, sadece minnak birkaç sorun varken öyle çok çöküyorum ki sanki hayatın sillesini yemişim gibi hissediyorum. Haftada en az 2-3 gün sarhoş olup paket paket sigara bitiriyorum. Kendime zarar veriyorum, sadece yemek yiyorum ve saatlerce ağlıyorum. Sorunum ne inan bilmiyorum sadece mutlu olmak istiyorum oysaki. Buna
Reklam
Masallar
Bak bugün umut doluyum sen mutlusun Ben mutluyum desemde sözler le İçimde ki seni seven varya hükümsüz krallık Kendini kral sanan kalbime bürünmüş fakir Seni prenses yapmak istiyor Bende diyorum ki o zaten prenses Kime laf anlatayım kendime mi İçimdeki krala mı Kralım diyen fakir aşık napsın Şatolar da yemekler hazırlatmış Mumlardan kırmızı örtüleri donatmış En sevdiğin sümbülleri yollarla kaplatmış Fakir ama gönlü zengin galiba Artık söz de dinlemez oldu Prenses napsın senin gibi fakiri diyorum Demezmi ben kralım Gönüllerin belki ama prensesdeki gönlün İşte lafta anlamaz oldu dedimya Gece uyumaz şarapla avunur oldu Gündüz deli gibi dolanır Bağırır çağırıp durur Galiba deli oldu ama aklından değil gönlünden buldu Bir varmış bir yokmuş bu masalda burda son buldu
Nasılsın diye
Çok sevdiğim bir arkadaşım atmıştı bunu ses kaydı olarak bugün denk geldim dinledim hissettim ve yine paramparçayım keşke attığı güne geri dönebilsek… Nasılsın diye sormuştunuz İyiyim ama biraz başım ağrıyor Galiba yorgunum hiç uyanmak istemiyorum Ya da rüyalarımı bırakmak istemiyorumdur belki Sarılabiliyorum dünlerime, veda edebiliyorum
Evet, belki ben bir baltaya sap olamayan, sıkıcı ve acınacak durumda biriyim. Tersliğim, uyumsuzluğum canınızı sıkıyor. Galiba hiçbir yeteneğim de yok. Kanımdan başka da verecek bir şeyim.. Gençliğim kimseye gerekli olmayan bir izmarit gibi yok olup gidiyor. Ne bir yuvam, ne dostlarım ne de bir işim var. Gençliğimin en verimli çağında bu kasabaya kısıldım kaldım. Erkekliğim, dinçliğim, kalbim gözümün önünde eriyor. Şunu da söyleyeyim, askere gitme vaktim gelene kadar bu kasabadan kurtulmaktan başka bir şey düşünmedim. Ama o sabah gelip çattığında beni bu kasabaya bağlayan o güne kadar farketmediğim daha derin bağlar olduğunu farkettim. Çiğ damlalarıyla kaplı kavaklardan havaya ince bir koku yayılıyordu. Nedense o gün bana bu kavakları çamları çınarları hayatımda sanki ilk kez görüyormuşum gibi geldi. Sabahın bu erken vaktinde sokaklarda serseri mayın gibi dolaşan köpek çetelerinden başka bir şey olmaz. Galiba bu sessiz sabahları köpekleri toprak kokusunu seviyorum. Ama bu kasabada yaşayan insanları ve onların küçük hesaplarını anlamıyorum. Ruhuma yabancı ve boğucu buluyorum. Şimdi söyleyin bana, büyük, ciddi ve herkese gerekli bir işin yapıldığı bir yerlere gitmek istemekte kötü olan ne var, he? Kasaba (1997) Nuri Bilge Ceylan
Kabil'de kitap satan bir kız sevgilisinin geldiğini gördü, bu sırada babası da yanında duruyordu. Kız sevgilisine "Alman yazar Yorg Daniel'in 'Baban evde mi?' kitabını almaya geldin galiba?"  Arkadaşı; "Hayır ben İngiliz yazarı Tomas Munis'in 'Seni nerede görebilirim?' kitabını almaya geldim." Kız; "O kitap yok ama ABD' li yazar, Patrice Olfer' in 'Elma Ağaçlarının Altında' Kitabını önerebilirim." Arkadaşı; "Çok güzel! Belçikalı yazar, Jean Barber'in' Beş Dakika Sonra Ararım' kitabını yarın getirebilir misin? Kız; "Memnuniyetle. -Ayrıca Fransız yazar, Mishel Daniel'in 'Asla Yalnız Bırakmam' kitabını da öneririm."  Bu konuşmadan sonra babası; "Bu kadar kitap çok değil mi, hepsini okuyor mu?" Kız; -"Evet baba, o çok zeki hepsini okuyor." -"Benim çok güzel ve sevimli kızım öyleyse ona Hollandalı yazar, Frank Martiniz'in "Ben Gerizekalı Değilim" kitabını da öner onu da okusun, hatta kendin  de oku :)
Reklam
1.000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.