Ve şimdi, yaşamın sevenleri yıpratmak için kullandığı, aşırı iş seyahatleri ya da aşırı biraradalık, yumuşatılmamış ya da uygun olmayan sözcüklerle zamansız bir şekilde söylenen, belki de uygun ya da yumuşatılmış sözcükleri bulamamaktan ötürü asla söylenmeyen şeylerin, yalanların, sakarlıkların, kabalıkların ya da hataların biriken ağırlığı gibi çeşitli stratejiler, belki de aynı zamanda kötü hafıza tarafından, evet , olayın özünü hatırlama (bir zamanlar diğerini mutlu ettiğini hatırlama; kaç çift bu yok sayıcı unutkanlık batağına saplanmıştır acaba) ve o doğrultuda yaşama acizliği tarafından ve aynı zamanda da, ilişkiyi öylesine yıpratan ve yıkan bütün o şeylerin üstesinden gelme, yalanların, sakarlıkların, kabalıkların, hataların, söylenmemesi gereken sözcüklerin ve kaçınılması gereken suskunlukların üstesinden gelme (o şeyin gelişini net bir şekilde görmek, onu daha çok uzaktayken fark etmek, bir kenara çekilmek ve geçişinin rüzgarını dünyayı teğet geçen bir meteor gibi hissetmek) acizliği tarafından yıpratılmış olarak onlar da ayrılıyorlardı. Onun geldiğini görmek diye düşündü Mallarino, ve bir kenara çekilmek. Paraguaylı (yoksa Bolivyalı mıydı?) bir yerli kabilesine göre geçmiş bizim önümüzdeki bir şeydir, çünkü onu görebilir ve tanıyabiliriz; buna karşılık gelecek arkamızdadır, çünkü onu ne görebilir ne de tanıyabiliriz. Meteor hep arkadan gelir, onu görmeyiz, göremeyiz. Onu görmek gerekir, geldiğini görmek ve bir kenara çekilmek gerekir. Yüzümüzü geleceğe dönmemiz gerekir. Sadece geriye doğru işleyen bir hafıza çok zayıftır.