“Bizim siyasi çıkarlarımız Doğu'daymış, Bonaparte'a karşı yapacağımız tek şey sınırı silahlandırmak ve sağlam bir politika izlemekmiş, o zaman 1807'de olduğu gibi Rus sınırını geçmeye cesaret edemezmiş.”
Kont Rastopçin, "Hem biz Fransızlarla nasıl savaşırız prens!" dedi. "Öğretmenlerimize, Tanrılarımıza karşı silaha sarılabilir miyiz? Gençlerimize bir bakın, kadınlarımıza bir bakın. Tanrılarımız Fransızlar, cennetimiz Paris."
Belli ki herkesin onu duyması için yüksek sesle konuşmaya başladı.
"Giysiler Fransız, düşünceler Fransız, duygular Fransız! Bakın, siz Metivier'yi Fransız olduğu için, bir alçak olduğu için kovdunuz, ama kadınlarımız dizlerinin üzerinde peşinden gidiyorlar. Dün akşam bir yemekteydim, beş kadından üçü Katolik'ti, papanın verdiği izinle pazar günü kanaviçe işliyorlardı.
ana karakterin özelliklerini kitabın teması ve üslubuyla özdeşleştirebilen yazarlara her zaman büyük bir hayranlık duymuşumdur. yabancı da; kayıtsız, insani duygulara yabancı bir insan tasvirini kitabın diline yansıtmak hususunda oldukça başarılı,dediklerime örnek niteliğinde bir eser.
her ne kadar okuyucuyu ahlak,ölüm,hayatın anlamı gibi konularda düşündürebilse de kitabı safi bir nihilizm anlatısı olarak değerlendirilmesini de doğru bulmuyorum. camus, yeri geldiğinde bu tür konularda görüşlerini belirtiyor olsa da okuyucuyu belirli bir yoruma zorlamaktan kaçınıyor. meursault’ın düşünce dünyasının içinde dolaşırken kendisinin soğukkanlı bir katil mi yoksa hayatın anlamsızlığı içerisinde kaybolmuş bir masum mu olduğu sorusunun cevabını bulmayı okuyucuya bırakıyor.
YabancıAlbert Camus · Can Yayınları · 2019111,5bin okunma