Dinle Küçük Adam
Sana kendi içimdeki küçük adamı anlatmakla işe başlayacağım… “… ben ne kızıl, ne kara, ne de beyazım. Ben hıristiyan, yahudi, müslüman, mormon, poligam, homoseksüel, anarşist ya da boksör de değilim. Ben bir kadını/erkeği, onunla evli olduğumu kanıtlayan evlilik cüzdanına sahip olduğum ya da cinsel açlığımı doyurabilmek için değil, gerçekten
~gözlerin yağmurdan yeni ayrılmış gibi çocuk, gibi büyük, gibi sımsıcak sen bir şehir olmalısın ya da nar belki granada, belki eylül, belki kırmızı gövden ruhunun gecesi mi ne çok idil, çok deniz, çok rüzgar çocukluğun tutmuş da yine aşık olmuşsun sanki bana, sanki ah, sanki olur a aşk bile dolduramaz bazı aşıkların yerini diye övgü, diye sana, diye haziran heves uykudaysa ruh çıplak gezer gazel bundan, keder bundan, sır bundan gözlerin şehirden yeni ayrımış gibi dolu, gibi ürkek, gibi konuşkan hadi git yeni şehirler yık kalbimize bu aşktan~
Reklam
Güzel isimli kitap listem :)
1) İnsanları Seveceksin. 2) Hakkari'de Bir Mevsim 3) Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği 4) Deliliğin Tarihi 5) Yaşamak ve Ölmek Üzerine 6) Tutunamayanlar 7) Erken Kaybedenler 8) Hakikat Şaraptadır 9) Dans Edemeyeceksem Bu Benim Devrimim Değildir 10) Fakat Müzeyyen Bu Derin Bir Tutku 11) Tanrıların Doğuşu 12) Yüzyıllık
HER İKİ ADIMDA BİR UYGUNSUZLUĞUNU (YALNIZLIĞINI) ALGILAYAN BİRİSİNE GAZEL İlkin tarlaların ve otlakların ve suvatların Ah benim güzel cahilliğim Bitmeyeceğini sanırdım karanlık olmadıkça Yaralı kalbim gürbüzdü sevişkendi Bir şehir akşamında karanlık olmadıkça Irmak boylarında gider gelirdim gider gelirdim Elimde ceset çekmeye yarayan bir uzun
René Descartes
İyi kitaplar okumak, geçmiş yüzyılların en iyi insanlarıyla sohbet etmek gibidir. İçinde bulunduğum durumu daha iyi nasıl açıklayabilirdim ki, beni bu zahmetten kurtarman ne büyük incelik Descartes. Halet-i ruhiyemden habersiz, benim gibi öğrenme açlığı çeken ve bilginin peşinde olma arzusunu yitirmeyenler için tek cümlede 'hastalığın' tanısını koyman ne büyük incelik... Ne zaman Schopenhauer'in bir kitabını okusam kendimi ulaşılmaz alemlerin içerisine dalmış, kaybolmuş ve yolunu asla bulamayacak, insan olma derdinden muzdarip, tüm ufukları dolmuş, taşmış hırçın dalgalı bir denizin içerisinde ki bir kum tanesi gibi hissediyorum... Yaşadığın çağa denk gelmemek ne büyük kayıp benim için, senin ile hasbihal etme ve beni anlamlandıramadığım için kıvrandıran, kronikleşmiş konu başlıklarında sana danışma şansından mahrum bırakan 'kader' sistemine her gün gazel yakıyorum...
Tanbûr'un ağladığı, bendirin şahlandığı, sevilen ve sevdiren; sevene sevdiğini bildiren, gönlü bir hoş ve cûş eden... Bunları düşünürken, tam da Âşık Veysel, ''Bir seher vaktinde...'' diye başlayıp, ''Bu sevda başından irılmaz dedi, Aşkın deryaları durulmaz dedi, Her güzele meyil verilmez dedi, Bir baktı yüzüme; güldü gizlendi.''
Reklam
Geri137
379 öğeden 371 ile 379 arasındakiler gösteriliyor.