Yaşayabileceği 1 yıldan bile az süresinin kaldığını öğrendikten sonra arkada bırakacağı eşinin geçim kaygısıyla yöneldiği yazın dünyasında attığı adımlarla ses getiren bir adam... Yanlış anlaşılmanın düzeltilmesiyle kendisine bahşedilmişçesine iade edilen yaşamı... Ama o artık yalnızca uzun yıllar yaşayacak bir adam değil, yazın dünyasında
Biliyor musun, çocukluğunu başkalarının eşyalarıyla yaşayanlar ömürlerinin kalanlarını da başkasına aitmiş gibi ödünç yaşıyorlar. Her an ellerinden alınacakmış korkusuyla...
Türkü, var ve yok olma eşiğinde büyüyen kadınlarımızın,kendilerini var olduklarına inandırmak için, kuytu köşelerde kendilerine duyurdukları sestir. Ne söylediklerinin önemi olmaz çoğu zaman...
Biliyor musun, çocukluğunu başkalarının eşyalarıyla yaşayanlar ömürlerinin kalanlarını da başkasına aitmiş gibi ödünç yaşıyorlar. Her an ellerinden alınacakmış korkusuyla.
Hava soğuk. Kararmış ruhumla kara taşlı yapının avlusunda, gecenin karanlığını adımlayan karınca gibi hissediyorum kendimi. Görünür olamam bu halimle.
Adımlıyorum önce. Sonra çağın hastalığı telefon çıkıyor cebimden. Kara taşlı yapıdan biraz ışık ve gölge koparılmalı. Filtre edilip, sosyal medyada paylaşılmalı. Yeni bir filtre keşfetmişim ki...
I
Sevgilim bak, geçip gidiyor zaman;
Aşındırarak bütün güzel duyguları.
Bir yarım umuttur elimizde kalan,
Göğüslemek için karanlık yarınları.
Ağzımda ağzının silinmez ılık tadı,
Damağımda kösnüyle gezinirken;
Yüreğimde yılkı, aklımda ölüm vardı,
Dışarda rüzgar acıyla inilderken.
Unutulmuyor ne tuhaf dünya işleri,
Seninle bir döşekte sevişirken