... o gece Mücellâ ilk kez evi bomboş buldu. O çatının altında ilk kez yalnız uyudu, sabah yalnız uyandı. Günlerce evin içinde Neyyire Hanım'ın sesini duydu. Nefes alış, hıçkırık, öksürük, ayak sesi. Çay bardağının tabağa dokunuşu, cezvede dönen kaşık, tavada cızırdayan yağ. Hele sahur vaktine doğru tahta kaşığın küt küt bakır pilâv tenceresinin -kulaklı- kenarına vuruluşu. Mücellâ'yı uykusundan daha tatlı bir sahura uyandıran ve geceye o kadar yakışan, sırrı sadece kadınlarca malûm o ses. Hepsini duydu Mücellâ. Şimdi o, kolu bacağı kopmuş ama onu hâlâ yerinde sanan, çoktan düşmüş azı dişinin ağrısını bütün başında duyan biri gibiydi. Ağrı yerinde kalsa da sesler çok geçmeden kesildi. Gündüz gelip gidenle oyalansa bile gecenin örtüsü Mücellâ'nın üzerine sessizlik kumaşından serildi. En çok da yolda izde kol kola girip yürüyen ana kızlara imrendi.
Başsağlığına gelenlere "Kıymetini bilin. Gidin evinize. Oturun dizinin dibine, ananızın gözlerinin içine bakın" dedi.
Balkon iplerine özensizce serilmiş çamaşırların geceye sarkan kolları ve bacakları gibi hayatın içinde, hayatın üzerinde, şekilsizleşerek ve bunu özümseyerek salınıyoruz. Şimdilik, bir kedinin mırıltısıdır ancak var oluşumuz. Sevmeyen duymaz. Üstelik bir kap su da yok kapı önlerinde. Kıyafetlerin içini dolduran fakat biçim vermeyen boşluk gibi
Herhalde geceye en çok yakışan Yaşar Kemal kitaplarıdır. Seni kendi derdinden alır, çukurovaya, ceyhan ırmağına, akçasaza, sarı sıcağa götürür. Ayakların yalım yalım yanar, boncuk boncuk terlersin, şeleğe, çapaya gidersin, tutmalık olursun, garbın yeli uğramaz ucağına bucağına hikaye boyu kavrulup durursun. Kavrulan tenin değil yüreğindir, unutursun kendi acını başka insanların acısında.
Sarı SıcakYaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 20234,982 okunma
"Mücella o gün eve döndükten sonra kendi acısına kaldığı yerden devam etti. Ne gariptir Neyyir'e hanımın ölmesi Mücella bir an boş bulunsa ağzını açıp annesine potlu çarşafı nereye koyduğunu soracaktı mesela. Ama çok sürmüyordu bu boşluk. Gerçeği hatırlıyordu hemen ardından ve uzun uzun bakıniyordu etrafıni saran onca eşyaya.Her an elinin
Geceye en çok yakışan şey nedir diye sorsan ;
Kelimeler derdim
Tıpkı yıldızlar gibi
Milyonlarca kelime var
Ama ne kadarını biliyorsun desen
Parmakla sayılacak kadar sayabilirim
Gerisi boş zırvalamalardan ibadet
Zaten hiçbir yıldızı da tam olrak bilemeyiz
Sadece bize öğretilen kadarıyla
Tasvir ederiz
Oysa bilmediğimiz ne kadar çok anlamı vardır
Tıpkı gece gibi işte sadece siyah bir gökyüzünü görürüz
Ayı , yıldızları mesela
Oysa o zamanın bile bilinmeyeni
Göremeyiz .
#Karışıksayfalar🖋100.
Biliyor musun, birbirlerine yakışan birçok şey var bu hayatta. Yağmur toprağa, şarkılar geceye, başın göğsüme, kabul et, ismim dudaklarına. En çok da adın soyadıma.