Perde arkasının olmadığı bir tiyatro salonuna döndü dünya.
Her şeyin sahnede sergilendiği, kimsenin lamekân arayışında olmadığı, tam aksine teşhir etmenin dayanılmaz cazibesi, bizi lamekândan camekana hızla taşıyor...
insanlara sunduğumuz çözümleri kendimiz bile uygulamıyorken, bu denli sahtekarlığın içinde çözüm ne olmalı ?
Eğer eşiniz ya da partneriniz ;
Kariyer-bilgi ve derinlik olarak yükselirken buna eşlik etmezseniz, yükselen taraf, yukarlarda oksijeni azaldığında nefesini açmak için diline ve zihnine denk birini bulur..
Konuşmadan bile anlaşılabilmeyi gerektirir bazı birliktelikler. Ve bunun için de çoğu yerde birbirlerine yeterli olmaları gerekir. Gerek eşinin ruh durumunu bilmede yeterli olma, gerek kendi aralarındaki fikir uyumunda yeterlilik.Bana göre en önemlisi fikir ve görüş dengesi. Ben sakinliği severken o gürültüyü severse veya ben ilim almayı arzularken o bunu boş bir şey olarak görürse nasıl bir yürüyelim ki? Bir süre sonra bu her bir taraf için psikolojik şiddete dönüşebilir. Yazıdaki gibi kendine denk yeterli kişi arayışına ihtiyaç duyabilir makul olabilecek çerçevede tabiki( boşanır ayrılır vs.). Ama bu demek değildir ki birbirinizin seviyesinde tam yeterli olun buna kendinizi zorlayın vs. Birlikte öğrenilebilir, dönüşümlü istekler gerçekleştirilebilir veya başka çözüm yollarıyla bu denklikler sağlanabilir. İnsan anladığı ve anlaşıldığı yerde çiçek açar. 🌼 :)
" Ben, senin canın İçin ömrümü bir kibritin kabında tutuştururum ama benim yanmam senin içindeki o ateşi söndürmez.
diyen bir erkeğin aslında arka planda söylediği nedir :)
Kızı seven erkek ve bir kendisine kör olan kız.. Aslında diyor ki ben senin iyiliğin için kendimden vazgeçerim ama senin istediğin benim kendimden vazgeçişim değil, senin sevdiğinin seni fark etmesi.
Klasik platonik meselesi işte.
O'ndan başka ne varsa yandı,
Yandık sen ve ben.
O'nu göreyim diye,kıblegâhım da yandı.
En sevdiğim şiir hatırlatma için teşekkürler. Keyifli dinlemeler ve okumalar dilerim.🌼