Kısacası her şeyi gören ve bilen tanrılardan önce, her şeyi görme ve duyma sanısı yaratacak kadar yakında bulunan hayvan, bitki ve başka doğa unsurları vardı. İnsan, bunların haber getirebileceğine inandığı müddetçe çevresini saran doğada gözden ırak bir kuytuluk yoktu. Bütün bu evren kurgusu ve güçlü korkuları somutlaştırma çabası, aslında henüz soyut kavramları yeterince anlamaktan uzak küçük çocukların eğitiminde görülen somut nesnelerle öğrenme gerçeğiyle birebir örtüşür. İnsanoğlunun kültürel anlamda bu çocukluk evresinde tanrı ve hatta cinler gibi soyut varlıkları tahayyül etmek yerine doğada her yerde karşısına çıkabilecek bir hayvanı ya da bitkiyi muhayyilesinde çeşitli güç ve yetkilerle donatması daha mantıklıdır.