“Ben vedaları sevmem albayım. Hiç gitmesin insanlar. Hele gelmemek üzere giderlerse, çok üzülürüm albayım, dayanamam. Gelmemek üzere gidenler çok sevdiklerim olur genelde. Bir de bir hikaye bırakır ki geride, noksanlığın daniskası içinde. Ölse, öldü dersin, ama ölmez onlar. Ölmesinler de. Ölürlerse bir kere daha üzülürüm. Çünkü koklayamazlar bir daha çiçek. Yazık olur."
.
"Yalnızdım, yapraklarım dökülmüştü bir bir
deryalara savrulup çöllere düşmüştüm
Bir duman tütüyor yine hangi kent yandı
Hangi sokakta vuruldu sevgilim
Bir demet menekşe bir avuç toprak
burkulan bir yürek miyim hep ?
Sesimde bir yanma bir kerelik
uzayıp giden bir çöl yalnızlığı
Gazeteleri okumuyorum başım dönüyor
sulanmamış çiçekler gibi kuruyor her şey
her şey bir yolculuğun hüznünü taşıyor
gidip de gelmemek üzere bütün yüzler"
Ahmet Telli
Başardın içimdeki şair ruhlu çocuk uyandı
Sana bu satırları yazarken tan yeri ağardı
Bir gülüşünde gözlerden mutluluk yağardı
Gözyaşı artık benim için ab-ı hayattı.
Erkek deniz atı misali dokuz doğururken yolları
Biliyor musun hangi renkti içimde sevginin tonları?
Dudaklarının ıslaklığı büyüttü en umutsuz tohumları
Kuzeyden güneye aşmak da varmış yolları
Yalnızken bakıyorum ilham veriyor bana sema
Bulutlar senden bir iz taşıyor oluyorlar bana deva
Bazen bir sessiz haykırış bazen ise bir dua
Yanımda olmasa da kalbinde kalayım kabul et mevla
Pes etmek aslında acizlerin işidir
Elden bir şey gelmemek bilir misin nedir?
Temaşa dünyadaki en anlamlı kelimedir
Ümitsizmiş ama bir türlü kalbime yediremedim
Tandemin yalnız yolcusu
İnsan bir yerde kendini durdurmalı ya. Daha fazla kırılmamak, değişmemek, istemediği bir hale gelmemek için durmalı. Affetmeyi de anlamayı da durdurmalı. Fazlası suistimal ediliyor çünkü, aksini hiç görmedim.