Gezi direnişi artık okula başlama yaşına geldi.
Hâl böyleyken onun bebekliğini 18 yaşında görmüş olan ben, duygu ve düşüncelerimi, gördüklerimi paylaşmak istiyorum. Bebek büyütmek zordur. Elbet insana çok şey katar.
Bakalım bana neler katmış;
Birbirine aşık olup evlenen çiftler gördüm. Aşka inancım pekişti.
Döner ekmeği hiç sevmediğim halde, yemeye alıştım ve açlığın ne demek olduğunu tekrar öğrendim. Çünkü evime gidemiyordum. Hem bir direnen daha meydanları terk etmesin diye, hem ailem gezi hareketine destek vermediği için.
Yani açlığı öğrenirken, sorumluluk almayı da öğrendim.
"Param yok Furkan, aceleyle çıktım evden, bölüşelim ekmeği " diyen dostum sayesinde bölüşmeyi, paylaşmanın önemini tekrar öğrendim.
Bunu bana söyleyen dostumu direniş esnasında tanımıştım, yani önceden yabancıydı benim için, direnmenin samimiyetini ve hepimize kattığı dostluk bilincini bir kez daha öğrendim.
Astım hastası olup direnen onurlu yurttaşlarımızdan, yediği bol miktarda biber gazıyla nefes alamayan dostlarımız oldu. Tek spreyi paylaştıklarını gördüm ve direnmenin hayatla ölüm arasındaki cesaret çizgisini ne kadar güçlendirdiğini gördüm.
Kimisi gitar, keman çaldı, kimisi benim gibi şiir okudu. Sanki direnen ve yorulan biz değilmişiz ki, çocuklar gibi şendik.
Sanatın iyileştirici gücüne bir kez daha inandım.
O meydanda dostluğun, sevginin, saygının direnmenin, inanmanın, cesur olmanın, sorumluluk almanın, özgür olmanın ne demek olduğunu öğrendim, gördüm, tattım ben.
Ve henüz 18 yaşındayken.
#Gezi8yaşında
Ve ilk günkü onuruyla, heyecanıyla yanıbaşımızda.