Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
704 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Yüzyılın en büyük SPOİLER çalışması. Kitabımız çok güzel. Öyle ki sizlere yer yer kendinizin araştıracağı yerler bile bırakıyor. Sanırım kitabı uzunca bir süre hem araştırarak hem de okuyarak devam edeceğim. Elimden geldiğince de alıntı yaparak ilerlemeye çalışacağım. ÖNCÜLER İlk bölümümüz “Öncüler” şeklinde ilk Türk devletlerini işliyor.
Türklerin Dili
Türklerin DiliFuat Bozkurt · Eğitim Kitapevi · 20128 okunma
Karakalpaklar
Karakalpakça, Özerk Karakalpak Cumhuriyetin % 31'ini oluşturan Karakalpakların dilidir. Özerk Karakalpak Cumhuriyeti önceleri Kazakistan'a bağlı iken günümüzde Özbekistan'a bağlıdır. Özerk alanın toprakları 206.000 km'dir. Karakalpak özerk bölge nüfusu 1999 sayımına göre 1.418.100 kişidir. Karakalpaklar sayısı ise 550-600 bin kişi arasındadır.
Reklam
332 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Cemal Süreya'nın şiirlerini okuduğumda hissettiğim duygu onun şiirleri yoluyla anlatamadıklarını haykırarak anlatmak isteğini, bu haykırışı yazarak anlatması oluyor. Bunu yaparken imgelerden yararlanıyor sanki "Beni herkes anlamasın anlayan da beni tam olarak anlasın." istiyor. Bu yüzden şiir kitapları okumaya başlayan kişilere Cemal
Sevda Sözleri
Sevda SözleriCemal Süreya · Yapı Kredi Yayınları · 201727,1bin okunma
SORMUYORUM ARTIK
Sesim soğuk bir sis Gittikçe grileşen dalgınlıklar oluyor Sormuyorum bir yolculuğa kimle çıkılır Ve kim yırtıp atabilir elindeki son dönüş biletinide Tüm yalnızlıkları mümkün kılan birileri olmalı Yada kalbini kederle onaran bir göçebe Özlemek o zaman bir çığlık olabilir belki, bir çığlık Sormuyorum artık biliciyede bilginede Aşkın darası nedir Ve mutsuzluk mümkünmüdür ki o, Bir kırlangıç ikindisiydi belkide,gümüşte ve hüzne gizlenen Ödünç sevişlerden bize kalan sonsuz grilikler oluyor yalnız Ve bir çocuğun hüznüne kazınıyor ,gülüşlerimizin paramparçalığı Sesimin sislenmesi bundandır Karşılığı yok hiçbir acının Herşey gölgesi kadar ağır Sormuyorum artık sormuyorum Hergün yeniden kodlanan umutlarla kirletiliyor dünya.... Ahmet TELLİ
96 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
"Üç şair, Üçü de yaşamda değil. Birini görmedim (Nazım Hikmet). Biriyle fakülte yıllarında arkadaş oldum. Biri, gece Ulus'a gelmiş, "Ben Ahmed Arif, kurban!" demişti." Ben şiir kitapları okumadan önce şairlerin hayatlarını, hangi akımdan veya şiirlerini yazarken neyden etkilendiklerini araştırdıktan sonra şiirlerini okumaya
Üç Şair
Üç ŞairMuzaffer İlhan Erdost · Onur Yayınları · 200691 okunma
Cemal 'in (Süreya), Kürtler yalan söylemek zorunda / Arnavutlar doğru dizelerini, şöyle söylemek de olanaklı: "Arnavutlar doğru söylemek zorunda / Kürtler yalan." Belli ki Arnavutluğunu her yerde çığlıklamış olan (Cemal 'in deyişiyle "edebiyatımızın mareşalı") Buyrukçu 'ya (Muzaffer) karşı kendi haklı nedenlerini bu iki dizede dile getiriyor. Cemal 'in, Buyrukçu 'ya şöyle dediğini duyar gibiyim: Ben sürgün olduğumu saklamak zorundaydım, Kürt olmak nedir bilincine varmadan daha. Sen ise Arnavut olduğunu saklayamazdın da. Arnavut olduğunu çığlıklamaman için bir neden de yoktu. Çünkü Arnavutlar bu ülkede "göçebe" dir, ama Kürtler değil. Ya da bu ülkede "sürgün" olan Kürtlerdir, Arnavutlar göçebe. Hemen burada söylemek bir paradoks gibi algılanabilir. Cemal, kendini "göçebe" olarak algılar. Öyle gezgin anlamında, yani coğrafya göçgünü göçebe değil. Bu, kendini bir yere oturtamamış olmaktan kaynaklanan göçebeliktir: "... ben hangi şehirdeysem / yalnızlığın başkenti orası". Cemal için "Gurbet garba düğşmektir" aynı zamanda ve kendisi her zaman bu "gurbet" dediği Garpta olacaktır. Bilecik 'te, İstanbul 'da, Ankara 'da, Paris 'te. Hepsi onun Doğusuna (Şark 'ına) göre, gurbettir.
Reklam
Sevgili kardelen; Dünya’nın neresindesin, hangi zaman diliminde yaşadın, rengin, dilin, dinin nedir bilmiyorum. Belki yüzyıllar önce yaşadın, kim bilir belki de yüzyıllar sonra yaşayacaksın. Şimdi beş yaşında hatta yüz yaşında olabilirsin. Beni tanıyacak mısın, tanıdın mı bilemiyorum! Gerçi önemli de değil! Bu yazıt sana olan duygularımın. Ete-kemiğe bürünmüş sancılı doğumudur. Özgürlük bakışlı mavi gözlerin belki de gökyüzünü gözlerinde izlediğim içindir, güneş saçların çöl kumunun yansıması, beyaz tenin karlı dağlarda yaşadığın içindir, hiç umurumda değil. Uzun saçların kayalara vuran şelale, ellerin kadim ağacın kökleridir. Ne zaman kök saldı ruhun toprağıma, ne zaman usulca parçaladı bedenimi bilmiyorum. Kılcal damarların çoktan bedenimi sardı, lavlar taşıyor ruhuma. Seni neden mi sevdim; bana beni anımsattığın için, seni neden mi sevdim; bana bıraktığın tohumu sancılı ama duygulu bir şekilde yaşama aktardığım için. Seni neden mi sevdim, kendime güvenmemi sağladığın için, yalnız ve karanlık gecelerimde kendimi doğurabilecek yürekliliği göstermeme; elindeki mum ışığı ile yardımcı olduğun için. Seni; kendimi sevme yürekliliği gösterdiğim için sevdim. Seni: elimde makas ve iğneyle gölge dikerken, aslında kendimi biçip-şekillendirdiğimi öğrendiğim için sevdim. Şu anda bu yazıyı okuyor olabilirsin, sana sonsuz teşekkürler. (Göçebe ruhlar-roman-Arka kapak)
Sevgili kardelen; Dünya’nın neresindesin, hangi zaman diliminde yaşadın, rengin, dilin, dinin nedir bilmiyorum. Belki yüzyıllar önce yaşadın, kim bilir belki de yüzyıllar sonra yaşayacaksın. Şimdi beş yaşında hatta yüz yaşında olabilirsin. Beni tanıyacak mısın, tanıdın mı bilemiyorum! Gerçi önemli de değil! Bu yazıt sana olan duygularımın. Ete-kemiğe bürünmüş sancılı doğumudur. Özgürlük bakışlı mavi gözlerin belki de gökyüzünü gözlerinde izlediğim içindir, güneş saçların çöl kumunun yansıması, beyaz tenin karlı dağlarda yaşadığın içindir, hiç umurumda değil. Uzun saçların kayalara vuran şelale, ellerin kadim ağacın kökleridir. Ne zaman kök saldı ruhun toprağıma, ne zaman usulca parçaladı bedenimi bilmiyorum. Kılcal damarların çoktan bedenimi sardı, lavlar taşıyor ruhuma. Seni neden mi sevdim; bana beni anımsattığın için, seni neden mi sevdim; bana bıraktığın tohumu sancılı ama duygulu bir şekilde yaşama aktardığım için. Seni neden mi sevdim, kendime güvenmemi sağladığın için, yalnız ve karanlık gecelerimde kendimi doğurabilecek yürekliliği göstermeme; elindeki mum ışığı ile yardımcı olduğun için. Seni; kendimi sevme yürekliliği gösterdiğim için sevdim. Seni: elimde makas ve iğneyle gölge dikerken, aslında kendimi biçip-şekillendirdiğimi öğrendiğim için sevdim. Şu anda bu yazıyı okuyor olabilirsin, sana sonsuz teşekkürler. (Arka kapak)
SORMUYORUM ARTIK Sesim soğuk bir sis Gittikçe grileşen dalgınlıklar oluyor Sormuyorum bir yolculuğa kimle çıkılır Ve kim yırtıp atabilir elindeki son dönüş biletinide Tüm yalnızlıkları mümkün kılan birileri olmalı Yada kalbini kederle onaran bir göçebe Özlemek o zaman bir çığlık olabilir belki, bir çığlık Sormuyorum artık biliciyede bilginede Aşkın darası nedir Ve mutsuzluk mümkünmüdür ki o, Bir kırlangıç ikindisiydi belkide,gümüşte ve hüzne gizlenen Ödünç sevişlerden bize kalan sonsuz grilikler oluyor yalnız Ve bir çocuğun hüznüne kazınıyor ,gülüşlerimizin paramparçalığı Sesimin sislenmesi bundandır Karşılığı yok hiçbir acının Herşey gölgesi kadar ağır Sormuyorum artık sormuyorum Hergün yeniden kodlanan umutlarla kirletiliyor dünya
Geri114
224 öğeden 211 ile 224 arasındakiler gösteriliyor.