Biz, dünyanın en karmaşık insanlarıyız. Tarih, bize yaptığı şakayı hiç kimseye yapmamıştır. Düne kadar ne olduğumuzu bugün unutmak istiyoruz. Benimsenmemiş, kopmuş, şaşkın bir halde yarı yolda kalakalmışız. Gidecek yerimiz de kalmadı artık. Tıpkı göl olmak için çok küçük, toprağın içmesi için ise çok büyük olan ve bir taşma sonucu ana nehirden kopan bir dere gibiyiz. Ceddimiz ve gözden düşme suçluluğu yüzünden duyduğumuz belirsiz bir utancın etkisi altında geriye bakmak istemediğimizden ve ileride de bir şey göremediğimizden, herhangi bir karar almak korkusu içinde zamanı durduruyoruz. Kardeşlerimiz gibi göçmenler de bizimle alay ediyorlar. Bizse, gurur ve nefretimizle övünüyoruz. Muhafazakâr olmaya çalışırken, kendimizi öyle bir yitirdik ki, artık ne olduğumuzu biz bile bilmiyoruz. Bu ölü halimizi sevmiş olmamız ve bu durumdan kurtulmak istemeyişimizden ötürüdür mutsuzluğumuz.