Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

yusufenes

yusufenes
@gokyuzundeturnalar
“Tengrinin buyruğu (yarlık) üzerine, kut ve ülüg sahibiyim”
İstanbul
10 Eylül
14 okur puanı
Ekim 2019 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Adaşım Cahidi Ahmet Efendi’nin bir beyti var, şöyle: “Akil isen can gözün aç, tut kulak bu sözüme Bir değirmendir bu dünya öğütür bir gün bizi”
Reklam
“Günümüzde pek çok şey açıklığa kavuşmuşken, insan hâlâ çözülemeyen bir bilmecedir. Nedense insan, yaratılış itibariyle tuhaf bir varlıktır. İstediği bir çok şeyi elde eder, fakat onları elde ettikçe hırsı artar.”
"İnsanın bilmesi gereken tek şey, birşey bilmediğini bilmesidir."

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Daha önce bunu düşünmemiştim ben de kralcıymışım demek
Sonunda yavrunun adını "Zararsız" koyamaya karar verdik. Gülümseyerek dedim ki: -Tamam, şenlik yapılacak. Bir kedi yavrusu için... -Azizim! İnsanlar mantığı, kendi söyledikleri doğru görünsün diye icat etmişlerdir. Şimdi sana desem ki, "falan memleketin kralının bir oğlu dünyaya geldi. O millet şenlik yapıyor." Bu duruma hiç şaşırmaz, belki de bunu son derece normal bulursun. Fakat bir düşün! Birinci olarak, bu çocuğun yaşayıp yaşamayaca- ğı meçhul; ikinci olarak, iyi birisi olup olmayacağı meçhul; üçüncü olarak, insan olduğu için iyiye değil de kötüye meyletmesi ihtimal dahilinde; dördüncü olarak, kral çocuğu olduğu için kibirli, zalim, bencil, hatta cahil olması bile olası. Bu özelliklere sahip olma ihtimali yüksek bir çocuk için şenlik yapılmasını normal karşılarken, Zararsız'ın dünyaya gelişine, iki kişinin sevinmesini niçin garipsiyorsun?
Kâmil kimseler dünya zevkine kapılmadı. Sonuçta dünyanın bir gölge, boş bir arzu, bir oyuncak ve hayal olduğunu bildiler. Rüyanın gerçekle ne kadar ilgisi varsa, cihanın da zevkle o kadar ilgisi vardır. Herkes aşk eteğini tutarak Allah'a yaklaştı.
Reklam
Ey can! Yok olacak bu âleme ibretle bak. Gafletten kurtul, meydan boş değildir. Sultan Süleyman ve İskender Han neredeler? Yüzbin senelik ömrü neşe içinde geçirsen de, aslında hepsi "bir an"dan ibarettir. A gözüm! Cihan denen bu bahçe ne güle, ne bülbüle kalacaktır. Zaten felek, kime isteğine göre yâr olmuştur.
-El öpmek?.. Niçin? dedi. İstersen konuşalım. Fakat konuşmaktan ne çıkar ki! Kim bilir şimdiye kadar kaç merkep yükü kitap okudun. Fakat bunlardan ne anladın? Hiç, değil mi? İnsanlar neyi bilirler? Zevk ve bencilliklerinin arzuladığı sanatsal birta- kım şeyleri... Fakat hak ve hakikat hususunda ne bilirler? Hiç! Akıl yoluyla hakkı bulmak mümkündür. Fakat bilmek, anlamak mümkün mü? Ne konuşalım? Harfleri bir araya getirerek hikmet bilinebilir mi?
Nereden geldik? Nereye gidiyoruz? Saf bir inancın çok güzel cevapladığı bu soruya akıl ve fen cevap veremiyordu. Tabiata bir kere daha baktım. Bu seferki bakışımda, eşsiz güzellikler kayboldu. Işık söndü. Her taraf karanlığa boğuldu. Sanki hakikat olanca dehşetiyle görünüverdi gözüme o an.
Kışı özledim
Şu anda okumak istemiyorum ama biliyorsunuz kış geliyor, geceler uzun ve sıkıcı olacak. O zaman okuyabilirim.
Toksik ilişkiden çıkmışımdır
Doğruyu söylemek gerekirse bütün bunları kendi kalbimi rahatlatmak ve daha çok da yazı yazma konusundaki edebi stilimi göstermek için anlattım.
Reklam
Cami avlusundan geçmişimdir
“Tanrı rızası için...” kelimelerini duymak ve “Tanrı versin!” deyip hiçbir şey vermeden geçmek nasıl da acıdır.”
Ben caddeden geçerken ışıl ışıl pencerelerinizden sizi görünce mutlu olurdum. Gölgenizi bile görmek bana yeterdi.
Kimsenin kötülüğünü istemem demişimdir
Ben mahvolmuşum, ikimiz de mahvolmuşuz, hem de bir daha iflah olmayız. Benim şerefim, gururum, hepsi gitti. Bu benim sonum, sizin de sonunuz. Siz de benimle birlikte mahvoldunuz!
Nekes arkadaşımdan borç isterken, iç sesim
“Yo, faiz problem değil. Ama keşke bir güvenceniz olsaydı. Gerçi param da yok zaten. Hiç yok, yemin ederim. Olsaydı memnuniyetle verirdim.” Bir de yemin ediyordu alçak!
“Hiçbir şey için endişelenmeyin. Tanrı’nın yardımıyla her şey yoluna girer.”
Reklam
Artık bundan sonra küçük köşemde huzur içinde yaşayamayacağım. Hiçbir şeye burnumu sokmadan, kimseye karışmadan, sadece kendimi bilip, Tanrı’dan korkarak, başka insanlara bulaşmadan yaşayamayacak mıyım?
Neden başkaları hiç beklenmedik bir şekilde mutluluğa ulaşırken , iyi insanlar mutsuz yaşamaya mahkum ediliyorlar ?
Ne kadar garip bir zamanlar bize kötü gelen, bizi kızdıran olaylar bile birer anıya dönüşünce bütün kötülüğünü kaybediyor.
“Her şeyi fazla ciddiye alıyorsunuz, bu yüzden de mutsuz oluyorsunuz.”
“Anıların güzel olanları da, kederli olanları da insanı hep hüzünlendirir”
Reklam
Bir sürü şerefli insan var, emeklerinin karşılığını alamasalar da, kimseye boyun eğmeyen, kimseden ekmek istemeyen insanlar.