Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
218 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Oldukça güzel bir macera romanı. Bir adam gözünü hastanede açar. Boğazı boydan boya kesilmiştir ancak mucizevi bir şekilde hayatta kalmıştır. Tedavisi biterken polis ziyaretine gelir. Hafızasını kaybetmiş bu adama adının Vic Pacific olduğunu söyler. Kendisinin hayatını kurtaran ise Bianca Hill adında bir kadındır. Hastaneden çıktıktan sonra kadının yanına gider ve onun yanında çalışmaya başlar Pacific. Aklında bir isim vardır sadece, Horstmann. Konuşabilmek için kursa yazılan Vic'in peşini bırakmazlar. Etrafındaki insanlar teker teker ölmeye başlar. Santini adında bir polis olayla çok ilgilenmektedir. Bu arada kitap iki farklı koldan yürür. Diğer kolda da Vic'e çok benzer şekilde çırılçıplak öldürülen bir cesedi polisler araştırmaktadır. En sonunda Santini ve bu polisler birleşir ve hikaye tamamlanır. İnsanlar göründüğü gibi değildir ve işin içinde 5 milyon dolar vardır. Keyifle okunan bir roman.
Gölgedeki Adam
Gölgedeki AdamBill Ballinger · Altın Kitaplar · 19632 okunma
Beyaz Mantolu Adam
Kalabalık bir topluluk içindeydi. Başarısızdı. Parası yoktu. Dileniyordu. Caminin önündeydi. Büyük bir camiydi bu. Minareleri, kubbeleri, kemerleri ve parmaklıklı pencereleri filân hepsi tamamdı. Özellikle avlusu: dilenenler için en önemli yer. Bir kenarda duruyordu. Hiçbir hüner göstermediği için ya da acındırıcı bir garipliği olmadığı için
Sayfa 13 - Sinan Yayınları 1973 - İletişim Yayınları Bütün Eserleri 4 İstanbul 1987 2.BaskıKitabı okuyacak
Reklam
"Kim bilir belki de yeryüzünden bıkıp, kaçan mutluluk perisini arıyorlar. Belki de ona, başka bir yıldızda rastlayabileceklerini sanıyorlar. Ama gökyüzü o kadar geniş, yıldızlar da o kadar çok ki..." "Bozuk Düzen"/ Güner Sümer
Dışarıdan bakılınca hemen hepsinin öyküsü birbirine benzer gibi görünüyordu. Gerçekte her birinin yüreğinde ayrı bir yaşam, ayrı bir dünya vardı. Onlarla konuşmak hem zor, hem çok kolaydı. Umursamazları, umursamamazlığa dönüştüğünde, bölük pörçük dökülüyordu kırık hayat öyküleri ağızlarından. Sözcüklerin kimi yutuluyor, kimi de hızla geçiştiriliyordu. Yutkunduklarında, sustuklarında, gözleri buğlandığında onları dinlerken unutamadığımız tek şey kadın oluşlarıydı. Bir kadın yüreği taşıyorlardı, kadınca duyarlılıklarında.
Bir duman, bir koku, bir ceset, bir fosil... Bir ŞEY bu adam. İlişkimizin kendi gibi. Adı konulmayan bir şey. Koskocaman bir soru işareti. Bu ŞEYin adı hastalık mı, tutku mu, inat mı, yoksa... Karasevda, kutsal aşk mı? "Tanrım kurtar beni,"denecek bir ŞEY kuşkusuz.
Onu sevmiştin. Bugün değil geçmiş zamanda...
Reklam
Yeniden anımsamak, yeniden o şeyleri yaşamak mıdır? Dahası, neden hep geriye çok az, ama her defasında kalabileceğinden daha çok şey kalır. Sahi neden?
Hep bir başka bahara ertelendi mutluluk. Aslı her bedende yalnızlığı yaşadı dibine kadar.
İhanet ruh tecavüzüydü kuşkusuz. Tabuydu. El dokunulmaz olandı. Dokunanların tümüne karşı Hitler kesiliyordu toplum. Tek tek gaz odasına tıkacaksın hepsini...ve şalteri indireceksin!.. Hayaller ters köşeden doğru çöpe. Geriye kalan nasılsa yaman bir yalnızlık olacaktı.... Ve pişmanlık, o sonsuz öfke.
Kadında bir utanç, bir yasak. Erkek için övünülesi bir eylem, bir ayrıcalık, bir hak, bir gurur nedeni olabiliyor ihanet.
425 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.