Gönderi

448 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Zihnimizin karanlık odalarına hapsedip üzerine kilit vurduğumuz, görmezden gelerek zaman içinde unuttuğumuzu zannedip aslında çoğu zaman ileriye ket vurduğumuz anılarımız... Geçmişin hayal(et)leri... Kayıp benlikler... Sanrılar... Sağlam bir kafayla, deliliği ayıran şey gerçekten ince bir hat mıdır? Yoksa, her ikisinin girift halinin vücut bulmuş hali midir yaşamak? Düşünce, mantık ve soyutlama gibi karmaşık zihinsel eylemleri yöneten o muhteşem mekanizmanın, yani; beynin uçsuz bucaksız evreninde kulaç atarken hangimizin ayakları kuru kalır? Kimi alabildiğine enginlere yelken açar o nöron deryasında kimi olduğu yerde debelenir durur. Önemli olan kulaç atabilmektir, boğulmadığın sürece kıyıya çıkabilmek için hâlâ umut var demektir. Çünkü üzerinde durduğun mantık zemini kaygan, kaypak bir şeydir. Aklının koridorlarından seni çağıran bu tekinsiz zeminin gayya kuyusuna düşmemek için çırpınır ve seni o düşüşten kurtaracak sağlam bir tutanak (obje, anı, kişi) umut edersin... Elindeki tüm kitapları bir tarafa bırak. Bildiğin hiçbir okumaya benzemeyen bu kitaba iyi bak. Kapak seni de benim gibi tedirgin mi etti ? Dert etme... Hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığı bir gerçekle yüz yüzesin. Yerli yersiz korkulara hazır ol! Ama kaçma! Ne derler bilirsin... Korktuklarınla yüzleşmelisin. Formaldehit kokusu genzinizi yakacak, kahramanla omuz omuza sanrılarını paylaşarak paralize olacaksınız. Bu tekinsiz yolculuğa, teorik bilgisini edebiyata yedirmeyi başarmış bir kaptanla çıkacaksınız. Bir nevi “ Folie a deux”
Kadavra Mevsimi
Kadavra MevsimiCüneyt Candaş · Müptela Yayınları · 2020443 okunma
·
16 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.