Gönderi

Geleneksel Türk şehirlerinde evler, camiler ve kamu yapıları yeşili içlerinde saklarlardı. Yeşil, sokak ve meydanlarda değil, yapıların için de, yani gölgeli revakların çevrelediği kubbelerin altında, şadırvan seslerinin yankılandığı avlulardaydı.”(1) Doğanın; bahçe, mezarlık ya da boş alan olarak şehirle bütünleşmesi İstanbul’un topografyası ve iklimi için doğal olsa da aynı zamanda bilinçli bir tercihti. Camilerin mezarlıkları simgesel anlamları olan ağaçlarla donatılmıştı. Medrese ya da revaklarla çevrili cami avluları bazen toprak bırakılıp yeşillendirilirdi.(2) Bu yeşillendirmenin bir medeniyet eğitimi olduğunu ve duygularımızı biçimlendirdiğini Tanpınar’ın Beş Şehir adlı eserinden aktaralım: “İki ağaç Türk muhayyilesinde ve hayatında izini bırakmıştır: Servi ve çınar. İstanbul’un bilhassa dışardan görünen umumi manzarasını daha ziyade Karaca Ahmet, Edime Kapısı, eski Ayaz Paşa ve Tepebaşı gibi servilikler yapardı. Boğaziçi’ndeki o çok uhrevi köşelerle, bazı peyzajlar da çınarların etrafında toplanırdı. Eyüp servilikleri bütün Haliç manzarasına üslubunu verirdi. İstanbul peyzajındaki asil hüznü biz bu iki ağaçla çam ve fıstık çamlarına borçluyuz. Hissi terbiyemizde onların büyük payı vardır. En çok sevdiğim ağaç çınardır. Geniş, pençe pençe yaprakları, munis dev gövdeleriyle onlar, bana Peçevi’nin anlattığı o sefer meşveretlerin­de söz alan, kumandanlara yol gösteren, akıl öğreten serhat gazilerini hatırlatırlar. Gerçeği de bu ki, her çınarda bir dede edası vardır. Onlar toprağı­mızın hakiki gururudur; belki dedelerimiz o heybetli vakan, o dağ sükûnetini onlardan öğrendiler. Onun için Yahya Kemal’in Itri’yi eski çınarların mektebinden yetiştirmesini çok iyi anlıyorum. 0 deha öyle toplamış ki bizi Yedi yüzyıl süren hikâyemizi Dinlemiş ihtiyar çınarlardan…
·
39 görüntüleme
Vakti Garîbe Âlemi Muhal okurunun profil resmi
Servi ve çınar şiirselliği çok yüksek ağaçlar.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.