Geniş bir çerçeveden, kuş bakışı bakıldığında ve sadece en önemli özellikleri çıkarılıp alınacak olursa, her insanın hayatı aslında her zaman bir tragedyadır; ama eğer tafsilatıyla ele alınacak olursa bir güldürü karakterine sahip olduğu görülür. Çünkü günün işleri ve sıkıntıları, anın amansız alayları, haftanın umutları ve korkuları, her saatin kazaları, bütün bunlar her zaman muzır bir oyun veya düzen peşindeki tesadüfe bağlı olarak meydana gelir ve bir güldürünün sahnelerinden başka bir şey değildir. Asla yerine gelmeyen istekler, akamete uğramış çabalar, talihin acımasızca suya düşürdüğü umutlar, bütün hayatın talihsiz hataları, artan ıstırap ve sondaki ölümle bize her zaman bir tragedya sunar. Dolayısıyla sanki kader varoluşumuzun sefaletiyle fazladan alay etmek istermiş gibi hayatımız tragedyanın bütün kederlerini ister istemez içinde barındınyor, ne var ki biz tragedya karakterlerinin vakarını bile sergilemekte aciz kalıyor, bunun yerine hayatın geniş tafsilatı içinde bir güldürünün aptal karakterleri olmaktan kurtulamıyoruz...