Duyarsız bir toplum içerisinde duyarlı çocuk yetiştirmek, başka çocuklara yem yetiştirmektir...
Bazı anne babalar çocuklarına nezaketi, zarafeti, dürüstlüğü bir erdem olarak kazandırmaya çalışırken, diğerleri duyarsızlığı, kabadayılığı, cingöz olmayı bir marifet olarak öğretiyorsa; duyarlıca yetişen çocuklar digerlerinin oyuncağı olmaktan kurtulumaz...
Bundandır ki, bir çocuğa kötü davranan yetişkin sadece kendi çocuğuna değil, bütün bir topluma zarar verir. Kendi çocuğuna şiddet uygulayan bir ebeveyn, o toplumda şiddet eğilimli bir çocuk yetiştirdiği için, herkesi ilgilendirir.
"Benim çocuğum değil mi, ister severim, ister döverim" sözü hem çocuğa, hem de bütün bir topluma saygısızlıktır.
Çocuğun hem duyguları, hem de bedeni üzerinde tasarrufta bulunmak, "Eti senin kemiği benim" diye öğretmene çocuk teslim etmek, bir insanlık ayıbıdır.
Hiçbir çocuğun ne eti ne de kemiği bir başkasına "istediğin gibi kullan" diye hoyratça teslim edilecek değersizlikte değildir.
Et de çocuğundur, kemik de...