Gönderi

Mustafa Kemal her şeyden evvel bir Selanikliydi. Bu, kendisinin hayatını incelemek açısından önemli bir detaydır. Selanik imparatorluğun en Batılı şehridir. Örneğin Cahit Uçuk'un Bir İmparatorluk Çökerken adlı romanında şöyle bir sahne hatırlıyorum; Avrupalı kadının biri Selanik'in çarşısında peynirli sandviç yer, bira içer. Bu tür sahne, o zamanlar Beyrut'ta ya da İzmir'de görülebilir bir şey değildi. İşte Selanik'te tam da bu ayrıntılara uygun; kadınlı-erkekli, cemiyetli, sendikalı bir hayat yaşanıyordu. Genç Mustafa Kemal bunları görmüş, çağdaş bir subay olarak yetişmişti. Çok açık ki yaşadığı müddette saltanatı beğenmeyen bir subaydı, Fransız düşüncesinden öyle bir tefekkür almıştı. Konuştukları, görüştükleri bu fikirlere göre insanlardı; giyimi kuşamı, kadınlarla ilişkileri, cemiyet hayatındaki duruşu yine bu fikirlere uygundu. Bir kadınla flört etmeyi de biliyordu, flört etmeden arkadaş olmayı da. Atatürk'ün entelektüel kimliğinin bir yansıması da müziğe yaklaşımıdır. Türk müziğini çok iyi biliyor ve seviyordu. Öte taraftan operadan çok zevk alıyordu ama sanırım operaya, zevk almaktan ziyade, "Bu müziği dinlemek ve bilmek vazifedir," görüşüyle yaklaşıyordu.
·
4 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.