Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

176 syf.
10/10 puan verdi
İnsan kendisiyle de karşılaşır. Az bilinen bir kitabı okumanın erinci başkadır. Büyük keşiftir okur için. Kerem Işık ismiyle yolum belki de hiç kesişmeyebilirdi. Yine her zamanki gibi Kızılay YKY şubesine gider önsözü okur öylece yanından gidebilirdim. Yazarın sıkça söz ettiği ''yazgılanma'' burada devreye girmiş olacak. Şube müdürüyle kendimi bir anda bu kitabı konuşuyorken buldum. Övgüye boğsaydı belki içimdeki ayrık otu yeşerir ''ben bunu almayacağım'' derdim. Öyle olmadı, ''biz bu hafta bu kitabı konuşacağız kesinlikle tavsiye ediyorum'' dedi. Okunacak tonlarca kitabın içinde hafif cüssesiyle ilk sıraya giriverdi. 'Elindekileri bitirmeden kitap almayacaksın!'' yeminimi bir kez daha bozdurdu Dünyanın Güçlü Tarafı... İyi ki... 1976 doğumlu Kerem Işık, Varlık, Notos Öykü, Eşik Cini ve Özgür Edebiyat gibi dergilerde öykülerini yayınlatırken, üç adet öyküsü de basılmış. Aslında Cennet de Yok (2010), Toplum Böceği (2012) ve Iskalı Karnaval (2015) öyküleriyle Haldun Taner Öykü Ödülü’nü de kazanmış. Bu tür ödüller genelde beni hayal kırıklığına uğratır. Birçokları Abbas Sayar'ın Yılkı Atı kitabını çok beğenir. Tutunamayanlar gibi kült bir eseri geride bırakmış olması beklentiyi arşa değin çıkarıyor olsa da vasatın azıcık üstündeydi. Dipnot: Her köy romanı güzel değildir. Konumuzun dışına çıkmadan Kerem Işık'ın ilk romanına dönelim... Dünyayı neden affetmeliyiz? Ne kadar yalandan ibaret olsa da baş edilebilir gerçekleri olduğu için mi? Ölene kadar yolda olabildiğimiz için mi? Atlas rolüne soyunup onca ağırlığın altında hafifliğine sığınabildiğimiz için mi? Doğa'ya bakınca dünyayı kendi içimde serbest bırakıyorum, tüm o ucuz lanet okumaların seyri değişiveriyor... Sonra? Sonra doğadan sıyrılıp tekrar şehre, kalabalığa, insan yığınının içine giriyorum. Af kapsamında olmayan milyonlarca öğeyle karşılaşıyorum tekrardan. Dünya affedilir değildir. Bir insan hukuk önünde var olmak adına fiil ehliyetine sahip olmalıydı. Ee bizler milyonlarca fiili de sırtımızda taşımıyor muyduk? Taşıyorduk. Birkaç maddeye hapsedersek: 1-En başta yaşıyorduk, fiillerin en sade ve kabul edilebilir olanıdır bu. 2-Nefes alıyorduk, eşitliğin en maksimumu bu fiilde toplanmıştı, 3-Hatırlıyorduk, lanetlenmişliğimizin resmiydi, 4-Unutuyorduk, lütuflardan lütuf beğenmemizi istediler payımıza bu düştü, 5-Oluyorduk, her zaman en büyük zannımız buydu, ne yazıkki olmak ya da olmamak arasında dönüp dolaşan avarelerdik, 6-Soluyorduk, finalde de ölüyorduk evet yazar da en son fiilimizi de şöyle dile getiriyordu: ''Dünya içindekilerle birlikte yavaş yavaş ölüyordu.'' Hepimiz cennetten kovulan Adem'in bahanesiyiz. Hiçbirimiz buraya kendi isteğimizle gelmedik ve muhtemelen (intihar dışında) kendi isteğimizle de gidemeyeceğiz. Uzun uğraşlar sonucu, birtakım edimlerle edindiğimiz sıradışı bir yaşam biriktirdik. Önümüze ''arzu'' denilen bir kavram çıktı nedir ne değildir bilmeden onun uğruna savaşlar verdik. Her bir arzu muharebesinin ardından kazananı ya da kaybedeni ne olursak olalım bunu ardımızda bırakmak adına ''geçmiş''i keşfettik. İnsanın İbranice'deki karşılığının hakkını vermek adına hafızamızı dinamiklerle oyaladık. Geçmiş geçmişte kaldı ve biz arzularımızın yerine yeni arzuları güdümledik... Pişmanlık aslında yeni arzulara yer açan değiş tokuş müessesiydi. Aşk, iş, yer, hayal vasfı ne olursa olsun bir gün dönüp dolaşıp geçmişin olacaktı. Hayatıbeklemektenibaretolanlarolarakdaimapişmanolacaktık... Gülümse :) Bu kitap ne anlatıyor. Aylin, Yunus, Atılgan, Şehsuvar... 4 ana karakter üzerinden ilerliyor. Başlangıçta yazar ''toprak, dünyanın etiydi.'' diyerekten nereye varmak istediğine dair ipucu veriyor. Arkeologlar daima yalanın esaretinde kalan tarih biliminin kanıtları için varlardır. Türkler, Yunanlar, Persler daima tarihiyle övünürler. Geçmişe dair kalıntılar bir yere kadar bize çıkarım yapma şansı verir. Çünkü kimse kendi tarihinin çirkinliklerini tabletlere aktarmaz veyahut onun sanatını icra ettirmez. Bu böyledir. İnsan için de durum farklı değildir elbet. İnsan kendi tarihini daima yanlış akseder. Ben seni bilmem ben de seni bilmem... Niyet okumak, önyargı cehenneminden olmak da bizi A noktasından B noktasına taşımaz. İnsan kendi tarihinin karanlığına ''sonuna kadar inkar'' mantığıyla yaklaşır. Çünkü Cioran'ın da dediği gibi ''Hepimiz sahtekar olduğumuz için birbirimize tahammül ederiz.'' Yer İzmir. Aylin arkeologdur, kazı çalışmalarıyla tarihe ışık tutmak ister kahramanımız. Aylin diğer üç karakterin de ortak noktasıdır. Ya da çıkmazıdır desek daha doğru olur. Yine kazı çalışmaları, dünyanın eti olan topraktan geçmişe uzanan karanlıklar gibi insanın da kendi içini kemiren vicdanıyla doğru orantılıdır. Hikaye birbirini tamamlar. Burada anahtar cümleler bellidir: insan, unutmak, hafıza, boşluk ve eril bireyin meşhur cümlesi: ''Babalar, alınlarımıza yazılmış yalnızlıklardır.'' Kitabın her sayfasında muhakkak bir yeri çizdim, notlar aldım... Uzun zamandır bir kitaptan bu kadar tat aldığımı hatırlamıyorum. Jacques Lacan'ı anlamak adlı deneyimin ortasına denk geldiği için tadımlık okudum. Sorgulamalara iten, düşündüren, mitolojiyle, sanatla iç içe bir kitap. Hepinize tavsiyemdir. İyi okumalar. youtube.com/watch?v=zIpbgr9...
Dünyanın Güçlü Tarafı
Dünyanın Güçlü TarafıKerem Işık · Yapı Kredi Yayınları · 202092 okunma
··
959 görüntüleme
Gönül. okurunun profil resmi
Iskalı Karnaval'in da methini de duymuştum. Demek yeni bir yazarı keşfedeceğiz bu incelemeden sonra kesinlesti:) Kalemize sağlık.
Homeless okurunun profil resmi
Hatice hanım da yorumunda belirtmiş, onu da okuyacağız artık. Sizin de kitabın hakkını vereceğinize eminim. Teşekkür ederim :)
Neşe okurunun profil resmi
Okuma zevkine güvenerek listeme aldım. Zaten kitaba dair sorabileceklerimi de açıklamışsın. Eline sağlık. 😘
Homeless okurunun profil resmi
Hakkıyla okuyacağına eminim, teşekkür ederim :)
Ferah okurunun profil resmi
İntihar da kendi isteğimiz ile olmuyor onda da müdahale var :) Emeğine, yüreğine sağlık. Senin yazdıklarını okuyunca farklı bir bakış oluşuyor kitaplara karşı bende. Tadını vere vere okutuyorsun incelemelerini :)
Homeless okurunun profil resmi
O açıdan düşünmemiştim evet intihar da bir nevi zorunluluk hali. Teşekkür ederim yorumun için ablacım. Senin de kitapları yaşayarak okuduğunu, içselleştirip kendi dünyanla birleştirebildiğini biliyorum. Eksik olmayasın :)
Yeşim okurunun profil resmi
İlk defa duyuyorum bu yazarı. Ama hem okuyup hem de inceleme yazdığına göre muhakkak çok iyi olmalı. Sana güveniyorum. Neyse ki ucuz kitapmış. :) Listeme aldım. Eline sağlık 🌱🌼
Homeless okurunun profil resmi
Yazarı okuyup araştırdıktan sonra ismini duymamış olmama şaşırdım. Okuduğuna pişman olmayacaksın Yeşimcim. :)
1 sonraki yanıtı göster
Hatice okurunun profil resmi
Bende yakında yazarın
Iskalı Karnaval
Iskalı Karnaval
kitabını okuyarak tanıştım ,okumayanlara o kitabını da tavsiye ederim, çok güzeldi, iyi okumalar hepinize🙋🏻‍♀️
Homeless okurunun profil resmi
Teşekkürler Hatice hanım, şahsen ben okuyacağım :)
1 sonraki yanıtı göster
Ayşe* okurunun profil resmi
Karşim aklıma hemen Olağan Psikopatlar kitabında okuduğum şu alıntı geldi; Hayat yolculuğunun amacı, mezara alımlı, iyi muhafaza edilmiş bir bedenin içinde değil, tekrar tekrar patinaj yapıp tozu dumana kattıktan sonra tamamen tükenmiş, sonuna kadar harcanmış bir halde bağıra bağıra, "Vay canına! Ne yolculuktu be!" diyerek varmak olmalıdır. - HUNTER S. THOMPSON Madem ki bir gün öleceğiz, neden tozu dumana katıp, patinajı uzun tutmayalım ki:) çok merak ettim ben de okucam. Ağzına sağlık.
Homeless okurunun profil resmi
Duvarım yeni bir cümle kazandı. Dağılanları toplamaktan öne bakamama hali çok fena ya. Patinajlayalım sonuna kadar :) İzmir temalı bir kitap, muhakkak okumalısın :)
1 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.