Yazarımızı site vasıtasıyla tanıdım. Ve iyi ki de, tanıma şerefine nail oldum. Benim nazarımda kalemini konuşturan bireyler, paha biçilemez birer hazinedirler.
Siteye katılma amacım da, eksik olan bilgi hazinemi doldurmak, mümkün olduğunca naçizane bilgilerimi benim gibi, aynı lisanı konuşan okur arkadaşlarla paylaşmaktı. Her ne kadar eşim tasvip etmese de benim bir kitap aşığı olduğumu bildiği için, gönülsüzde olsa onay vermek zorunda kaldı. Eşim onaylamasaydı asla katılmazdım. Çünkü eşimin onayı benim için, her fiil ve eylemden önce gelir.
Bazı okur arkadaşlar yüzünden, site de bulunma eylemimi sorguladığım bir zamanda, Nurhan Hanım'ın site den ayrılma kararı alması ve sonra takipçilerinin ısrarı üzerine olumlu yönde hareket etmesi, benim zihnimde artarak çoğalan sorularıma da bir cevap oldu. Nasıl mı? Bir tarafta amacı başka sizi sorgulayan okurlar, diğer tarafta hiç bir çıkar gözetmeksizin bilgilerini paylaşarak bir nebze dahi olsa tanımadığı şahıslara, yön verebilme gayesinde olan okurlar. Hangi taraf ağır bastı derseniz, elbette ki bilgisini paylaşmak isteyen kesim. İşte Nurhan Hanım da benim nazarımda, değerleri ölçülemeyecek okur arkadaşlarımdan biridir.
Ben Nurhan Hanım'ı daha iyi anlayabilmek ve tanımak adına, eserini okuma kararı aldım. Daha ilk eseri olmasına rağmen, hayretler içerisinde kaldım. Bakıyorum olay örgüsünde kopma yok, olaylar arası geçişler muntazam bir düzende ilerliyor. Betimlemelere bakıyorum kısa ama tadında. Kişi ve yer tasvirleri okura mükemmel bir şekilde aktarılmış. Diyaloglar derseniz, güncel hayattaki konuştuğumuz kelamlar. Hatta kitabı okurken şaibeye bile düştüm. Neden mi? Gerçekten ilk kitabı mı diye zihnimde soru işareti belirdi de ondan.
Tamam edebiyat eleştirmeni olamayabilirim ama okuduğum kitaplar ile kıyaslama yapacak olursam ki, buna hakkım var diye düşünmekteyim. Tek kelime ile mükemmel bir kitap. Özellikle konusu; tarzı polisiye olmasına rağmen, muhteviyatı beni mahvetti. Kitapta; küçükken babasından şiddet gören ve bu şiddete tevazu gösteren bir anne tarafından, yetiştirilen bir evladın yetişkin olunca nasıl bir potansiyel katile dönüştüğüne şahit olacaksınız. Ayrıca geçmişi, mesleği ve aşkı arasında zor zamanlar geçiren Aylin Komiser, yardımcıları Sinan ve Sedat ile tanışacaksınız. Kısaca yazarımız, yaşam ile ölüm arasında, hayatta kalma mücadelesi verdiğimiz şu kısacık fani dünya da, Rabbimizin biz insanoğluna emaneti olan tertemiz, günahsız evlatlarımıza ebeveynleri tarafından neden işkence edildiğine ve bu yapılan işkencenin sonra ki yıllarda ebeveynlere olan getirisine dem vurmuş. Yazarımızın kitapta kullandığı sözleri harika. Tabii ki anlayana... Hasılı kelam, bu eseri mutlaka okumanızı tavsiye ediyorum...
İlhan Selçuk'un Ziverbey Köşkü adlı kitabında dediği gibi, " Falaka ve tekme izleri geçer elektrik şokları unutulur da, işkencenin insan yüreğine vurduğu damga silinmez. İşkenceyi yapanlarla, işkenceden geçenlerin çoğaldığı bir toplumda ruhları kinden ve düşmanlıktan arındırmak çok ama çok zor bir iştir..