Uzun olduğunun farkındayım fakat günün önemi için okumanızı rica ediyorum
Sabahattin Ali 'nin öldürülmesine yol açan olaylar 1945'te başlar. 
Hasan Ali Yücel 'in etkisiyle 
Hüseyin Nihal Atsız'ı mahkemeye veren Sabahattin Ali bu davadan galip çıkar. Ama özellikle karar duruşması ırkçıların gövde gösterisi biçiminde geçer, Sabahattin Ali Adliye'den gizlice kaçmak zorunda kalır. Aynı gün de sokakta saldırıya uğrar. 1945'ten sonra ise olaylar değişik bir boyutta ve hızla gelişmeye başlayacaktır, yılın sonuna doğru bakanlık emri ile alınan Sabahattin Ali İstanbul'a giderek yeni bir yayın faaliyetine girişmiştir. Günün iktidarına yönelik sert, politik yazılarıyla görürüz onu. 
Cami Baykurt 'un çıkardığı 
Yeni Dünya 'nın yazarları arasındadır. O günlerin sol muhalefetini susturmak mümkün değildir. 1947'nin sonunda Sabahattin Ali tutuklanır ve üç aylık bir cezayı çekmek üzere Üsküdar Paşakapısı tutukevine kapatılır. Tutukevinden çıktığında yılgındır. Bir daha, bir daha oraya girmek zorundadır, Son kitabı; « 
Sırça Köşk » Bakanlar Kurulu kararıyla toplatılmıştır. Yayında bulunmak gittikçe imkânsızlaşmaktadır. Gizlenmekte, polisçe aranmaktadır. Kaçmaya karar verir. Somut koşullarını irdelemediğimiz, yalnızca kimi olayları özetlediğimiz dönemin görünümü budur, sormak istediğimiz soru ise şu: Sabahattin Ali’nin öldürülmesinin ardında hangi güçler yer almıştır? Kamuoyuna sunulduğu gibi, «milli hislerle» işlenmiş âdi bir cinayet midir bu? Sabahattin Ali nasıl ve nerede öldürülmüştür?Nasıl ve nerede öldürüldüğü salt olay olarak önemsiz gerçekte. Ama bu olayın ardındaki güçleri sergileyeceği için de çok önemli. Unutulmasın ki, tıpkı 
Federico Garcia Lorca, tıpkı 
Victor Jara gibi faşizmin kurbanı olmuştur o da. 5 Şubat 1948'de Zincirli Hürriyet'te yayımlanan «Asıl Büyük Tehlike Bugünkü Ehliyetsiz İktidarın Devamıdır» yazısından, «Kötü idare ettikleri milleti komünizm tehlikesinden kurtarmak için yabancıların ianesini bekleyen kimselerle besleyemediği için orospuluk eden karısının namusunu dostlarının yardımıyla temizlemeyi arzulayan adam arasında haysiyetsizlik bakımından hiç bir fark bulunmadığını bu millet pek iyi anlıyor.» cümlesi çıkartılmasına rağmen öldürüldükten sonra da yargılanan adamdır. Kim ne biliyorsa anlatmalıdır artık. Bir dönemin üstündeki örtüler kaldırılmalıdır. Sabahattin Ali 'nin öldürülmesi ne ilktir, ne de son olmuştur, faşizmin insan kanıyla semirip güçlendiği gerçeği vurgulanmalıdır, bıkmadan usanmadan, özellikle günümüzde.
Rahmetle anıyoruzKitabı okudu
··
1.009 görüntüleme
"Kamuoyuna sunulduğu gibi, «milli hislerle» işlenmiş âdi bir cinayet midir bu? Ne kadar ustaca yazılırsa yazılsın ve ne kadar ustaca sahnelenirse sahnelensin Ali Ertekin'in yargılanması sırasında böyle olmadığı gözlerden kaçırılamamıştır. Gerek katilin, gerek tanıkların ifadeleri çelişkilerle, tutarsızlıklarla doludur. ( 
Kemal Sülker , 
Sabahattin Ali Dosyası ) Ali Ertekin'in yolsuzluk nedeniyle ordudan 'atılmış bir üst çavuş olması bir yana Milli Emniyet'le ve polisle zaman zaman işbirliği yaptığı da ortaya çıkmıştır. Belki gerçek katil Ali Ertekin bile değildir. Bir maşadır yalnızca. Üstelik «yeşil mürekkeple yazılmış bir kartvizit» meselesi vardır ki, olayın çok başka biçimde geliştiği kanısını beslemektedir. Kendisiyle yaptığım bir konuşmada 
Rasih Nuri İleri , kaçma planını birlikte tasarladıklarını söyledikten sonra şunları anlattı: "Suriye hududundan kaçamayınca ve bizim evde yakalanınca hapishanede tanıdığı ve kaçakçılık yaptığı için ordudan tardedildiğini söyleyen Ali Ertekin diye bir gedikli çavuşun, üstçavuşun hapisanedeyken kendisine yardım edeceğini vadettiğini söyledi ve beraber kaçmamızı teklif etti. O sırada yine 
Adalet Cimcoz 'un kendisine temin ettiği kamyonla Trakya'ya çıktı ve yaptığımız plana göre, kendisi hududu geçtikten sonra, Bulgaristan'a vardıktan sonra, bir kartvizit üzerine imzasını atacaktı, fakat imzada nokta olmayacaktı. Nokta olmayışından da hududu geçtiğini anlayacaktık. O kartviziti de Ali Ertekin'e verip Ali Ertekin Edirnekapı'da Berber Hasan'a verip parayı alacaktı. Yani kartvizit, bir yönden Ali Ertekin'in ücretini alması için verilmişken öteki yönden bizim hududu geçtiği haberini almamız ve ona göre ikinci parti olarak gitmek isteyenlerin gitmesi ve de bana bırakmış olduğu mektupların yerine iletilmesi anlamını taşıyordu. Yani, o kartvizitin alınması Sabahattin'in selametle hududu geçtiğinin işareti olacaktı.» Bu kart gelmiştir. Hem de noktasız olarak. Rasih Nuri İleri 'nin Vatan' da yayımladığı yazısında (13 14 Mart 1978) alışını ayrıntılarıyla anlattığı kartvizit olayını mahkemede Berber Hasan farklı biçimde yansıtmıştır. «Ali Ertekin kartı getirmiş, bunun parola olduğunu, iki üniversitelinin gelip alacağını söylemiş, Nitekim üniversiteliler gelmişler, ama ilk gelişlerinde değil, ikinci gelişlerinde kartı onlara vermiş, Kırklareli Sorgu yargıçlığının Kararnamesi'nde ise kart hikâyesi anlatıldıktan sonra parantez açılarak Ali Ertekinin parayı almak için sahte bir kart düzenlediğini itiraf ettiği belirtiliyor. Nitekim mahkemede de sonradan bu kanıya varılmıştır. Olaya basit bir cinayet süsü vermek için böyle bir çözüme gidildiği anlaşılıyor. Oysa öteki sayfalarda, Aziz Bilaloğlu ile yapılan konuşmada da görüleceği gibi kartın varlığı bir gerçek.»
Bu kartı sınırı geçtiğine inandığı için veren Sabahattin Ali nasıl ve nerede öldürülmüştür öyleyse?"
Birikim Sayı 38 , Öldürülüşünün 30. yılında Sabahattin Ali dosyası, 
Atilla Özkırımlı
Hüseyin Nihal Atsız ile Sabahattin Ali mektep ve aynı fakültede okumuş yani en iyi arkadaşlar ikisi de mektuplaşmalar ile irtibatı kesmemişler bu kaynaktaki yazarın Hüseyin Nihal Atsız ile Sabahattin Ali’yi bahsettiği kısmına takıldım yani araştırma yapıp sağlam belgeler ile mi yazmış bu yazıyı?
Önceleri Sabahattin Ali ve Nihal Atsız dostlardı tabii o zamanlar Sabahattin Ali milliyetçi görüşe sahipti. Sabahattin Ali Almanya'ya gittikten sonra biraz daha sosyalist görüşü benimsemeye başlamıştı. Nihal Atsız da bunun üzerine dostuna darılmış hatta belki de düşman olmuştur. Sonuç olarak Sabahattin Ali gibi güçlü bir edebiyatçı canından olmuştur. Nihal Atsız gibi güçlü bir edebiyatçı da görüşleri yüzünden hapis yatmıştır. Keşke bu olayları hiç yaşamamış olsalardı.
Ali ertekin in 4 yilda hapisten çıkması da ayrıca bir konu
Sabahattin Ali’den Hüseyin Nihal Atsız - #101940698 kafam karıştı zıt görüşlüler kendi kafalarınca bir şeyler yapıyor araştırmadan bu düşünce içerisindeyim.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.