Pamuk vs Abdülhamit (!)Selamlar!
Bugün hem Veba Geceleri için hem de Orhan Pamuk için bir inceleme yazmak istedim. Biliyorsunuz yakın zamanda çıkan bir kitap Veba Geceleri ve bu aralar gerçekten kime sorsam okuyor. Ben de Orhan Pamuk kitaplarının çoğunu okuduğum için, Veba Geceleri de bu ayın okuma planındaydı.
Zaten Pamuk, kitabı salgından önce duyurmuş ve yazdığını da belirtmişti. (Hattâ kitap sonrası canlı yayınlarında 30 yıldır bu romanın üstüne düşündüğünü, Kar romanında bile bu konudan esinlendiğinden dolayısıyla aradaki benzerliğin bir rastlantı olmadığından da bahsetti. Buralara ilerde değineceğim.)
Kitabın konusundan kısaca bahsedelim sonra da ben fikirlerimi yazayım.
1901 baharında Osmanlı'nın 29. vilayeti Minger Adası'nda veba salgını baş gösterir. Abdülhamit'in de isteği ile İzmir'deki salgını başarı ile yöneten Bonkowski Paşa Minger'e gider. Burada gördükleri, salgının gerçekten ileri safhada ve müdahalenin kaçınılmaz olduğudur. Adada yaşanan birçok şey sonrası bir de hikâyeye V. Murat'ın damadı Doktor Nuri dahil olur. V. Murat'ın kızı Pakize Sultan ile kısa süre önce evlenmiş olan Doktor Nuri, aynı zamanda başarılıdır da. Öte yandan kitabın ilerlemesi ile Genç Osmanlı subayı, adada doğup büyümüş ve madalyalar almış Kolağası Kâmil ve aşık olduğu Zeynep ile de tanışırız. Salgının ortasında yaşanan bir cinayetle, gelişen ikili ilişkilerle, zor şartlar altında uygulanmaya çalışan bir karantina ile de karşılaşırız.
Yani, hem aşk hem salgın hem de tarih ve siyaset okutur Pamuk bizlere.
Kitabı ben iki yönden değerlendirmek istiyorum. İlk önce olumlu fikirlerimi yazacağım. Kitap benim açımdan akıcı ve hızlı ilerledi. Dili daha sade ve anlatım daha anlaşılırdı. (Pamuk romanlarının dili genelde çok da kolay değildir bu kez farklı bir okuma oldu bu nedenle.)
Aslında iki kızı olan V. Murat'ın, Pamuk tarafından yaratılan hayali üçüncü kızının yazdığı mektuplar ile bizlere aktarılan birçok detayı sevdim ben.
Bir de kitabın polisiye yönü hakkında da yazmalıyım. Pamuk, canlı yayınında "kitaba polisiye detay koymayı sevdiğini ve bu detayın okumayı kolaylaştırdığını" söyleyerek zaten ne yapmak istediğini açık bir şekilde dile getirmişti. E bir de Sherlock detayı ekleyerek Abdülhamit'in Sir Arthur Conan Doyle hayranlığına da yer vermişti. Salgına insanların 1900lü yıllarda verdiği tepki ile şu an verilen tepkileri ister istemez karşılaştırdım. Arada pek bir fark yoktu, yine alınmaya çalışılan önlemler ve yine zorla da olsa gerçekleştirilmek istenen karantina düşündürücüydü.
Kitabın aralarında görülen Mingerli çocuklar hikâyeye farklı bir anlam katmıştı. Biliyorsunuz 1918 - 1919 arasında yaşanan İspanyol gribi daha çok gençleri etkilemişti. Pamuk ise romanında çocukları es geçen bir salgın ele almış ve derede balık avlayan bir çocuk çetesi detayı ile okuyucuya tebessüm ettirmişti.
Kitabın ilk 300 sayfasının Batı gözünden Osmanlı resmi, geriye kalan sayfaların ise bir hayal ve tarihten kopuş olduğunu söylemek isterim.
Veba, karantina, cinayet ilk 300 sayfada yer bulurken ilerleyen bölümlerde Abdülhamit'in yönetimi ile vebanın çözümlenememe süreci detaylıca anlatılmış.
Osmanlı hanedanının insani ilişkileri, hikayeyi canlı tutacak kişiler, üçüncü dünyanın tepkileri, romanın geçtiği zaman her şey okuyucuyu etkileyecek nitelikte olmuş. Adada gerçekleşen şeyin bir "revolüsyon" mu yoksa "öğrenilen bir çaresizlik" mi olduğu da tartışılacak bir konu...
Ancak bu detayların yanında nedense bende başka kaygılar uyandı. Bunlardan ilki ve en önemlisi kitabın çok fazla tarihi unsur içermesiydi. Abdülhamit hakkında öyle çok şey okudum ki bu eleştirileri samimi mi yaptığını merak ettim yazarın. Kendi anlatımıyla, "hikâyeye tarihi unsurlar katmayı sevmesi" ile açıklıyor yazar bu durumu ancak ben bu şekilde bakamadım maalesef. Pamuk bu konudaki sorulara "mütevazı bir tarihçi ve romancıyım" yanıtını verse de Abdülhamit hakkında bir roman yazmak isteyip de vebayı bahane etmiş hissine kapıldım.
Birçok açıdan dönemin Osmanlı'sına yapılan eleştiri var Veba Geceleri'nde. Bu eleştirilerin dozunun, fazlalığının okuru boğduğu gerçeğini de eklemem lâzım. Fakat eleştiri yapmanın yanlış olduğunu savunmuyorum ancak tarihi okumak isteseydim okuyacağım başka şahsiyetler olduğunu belirtmek isterim.
"Kar" ile "Veba Geceleri" arasındaki benzerlik de iki romanı okumuş olanların dikkatinden kaçmayacaktır. Yolları kesen bir kar, işlenen bir cinayet ve siyasi göndermeler yine Kar'da da mevcuttur. Zaten en başta da bahsettiğim gibi aslında Kar'ı yazarken bile esinlenilen düşünce Veba Geceleri'ndendir Pamuk'un açıklamasına göre.
Bununla birlikte Daniel Defoe'nun ilk kez 1772'de yayınlanan harika eseri "Veba Yılı Günlüğü" ile de benzerlikler mevcut romanda. 1665 Londra'sında yaşanmış olan veba salgını ve kitap Pamuk'u çok etkilemiş belli.
Ayrıca; şeyhlerden, muskalardan, dinden, inançlardan ve bunların Osmanlı vilayetleri ile Batı'da ne şekilde yer bulduğundan haberdar olan okuyucuların dikkatinden kaçmayacak sürüyle an ve sayfaya da rastlayacaksınız. Önceden araştırmış olanların ya da kitabı okuma sürecinde araştıracakların benimle aynı fikirde olup olmayacağı da merak konularımdan biri.
Öte yandan, yazarı ilk kez bu kadar aktif görmek de beni şaşırtan şeyler arasında yerini aldı. Yazdığı hiçbir kitabı bu denli anlatmaya girişmemiş olması durumunu Veba Geceleri ile bozmuş oldu. Ve hattâ bir de kitabın diziye uyarlanırsa nasıl olacağından dahi bahsetmiş; "romanın çok güzel bir dizi olacağını, görüşmelere açık olduğunu ama karışacağını" söylemiş. Her yerde kitabı anlatıp okuyucunun hislerini merak ettiğinden bahsetmesini, kitaptaki siyasi eleştirilerin nabzını tutmak için mi yaptığını düşünüyorum ister istemez. Yayınevinin isteği ile mi yoksa Pamuk'un tercihi ile mi bu kadar pazarlama yapıldığı bende merak konusu yani.
Hayali ve köklerine bağlı (!) bir adanın bana bu kadar çok şey yazdırması da ayrı bir konu tabi ki.
Yazacağım daha çok şeyin olduğunu ancak şimdilik bu kadarla yetinmem gerektiğini düşünüyorum. Bunca yorumun yanında, yazarın adının altında ezilmeden beyan edilen her fikrin takipçisi olacağımı belirtmek isterim. Yine yazarın yayınlarını, konuşmalarını takip ederek amaçladığı şeyi özellikle anlamaya çalışacağım. Farklı bir okumaydı benim için Veba Geceleri diyerek karmaşık hislerle bitiriyorum incelememi...