"telsizci hamdi
ayın yirmi dördünde nairobi’de ol
ilk yağmurlarla birlikte geleceğim
eğer ben gelemezsem yağmurlar gelecek
otelin penceresinden duyabilirsin
akdeniz polisi telsizci hamdi’yi arıyor
dün gece şu masada beraber içmiştiniz
hani cebinde hiç büyük para taşımayan
boynunun üstünde başı fevkalâde eğreti
hani gözlükleri lüzumundan fazla temiz
tek kelime ispanyolca bilmediği halde
antonio machado’dan şiir okuyan adam
cebinde üçüncü mevki bir vapur bileti
işte yirmi sekizinci defa luna lunera
bir bardak madensuyu soğutulmuş
yirmi sekizinci defa yalnızım otelde
nedense muslukları hep açık bırakıyorlar
nedense artık ölmek istemiyorum"
"ömer haybo'nun son günleri
bir bıçak ısırmasın ömer haybo
dişleri çıtır çıtır çelik
yanılıp beyoğlu'na çıkmasın
topraklüle sokağını tutmasın
bütün şaraplar ölü kırmızı
bütün kadınlar çabuk
hiçbiri durduğu yerde durmuyor
ömerhaybo'nun gözü hiçbirini tutmuyor
haydut ömer haybo
her gün onsekiz sularında acı siyah beyaz
ondokuz ellibirde bir alman gemisini limandan çıkarıyor
yirmibir buçukta alkazar sineması'nda kötü seyirci
yarından sonra beklediğim ömer haybo
gelmeyecek ömer haybo
lionel hapton'a tutulmuş cazdan anlamaz
polis romanları yazıyor acaba neden yazıyor
parmak uçlarında bronz kuruşların madeni kirliliği
birkaç kere öldü ömer haybo
korsan ömer haybo
hangi şehirde olsa sabahları yabancı
boğulmuş geceler mahallesini bir türlü bulamıyor
hangi otobüse binmesi lazım bilemiyor yanılıyor
herkesin gittiği yer onun gitmeyeceği
terazi burcunun kötümser çocuğu
namuslu bıyıkları kirli siyah
ah ömer haybo"