cinsel istismar yaşantısının travmaya neden olan 4 faktör ile açıklanabileceği ileri sürülmekte ve bu faktörlere "travmajenik dinamik" adı verilmektedir. Söz konusu faktörler:
1; travmatik cinselleşme: Bu faktör ile cinsel istismar sonucu çocuğun cinselliğinin, gelişimsel olarak uygun olmayan bir yönde gelişmesi ve kişiler arası ilişkiler açısından işlevsiz bir tarzda biçimlenmesi kastedilmektedir.
Travmatik cinselleşme, çocuğun cinsel tepkilerinin pekiştirilmesinin ve cinsel uyarılmanın sonucudur. Örneğin, eğer bir çocuk yaşına uygun olmayan davranışları nedeniyle, cinsel istismarda bulunan bir kimse tarafından tekrar tekrar ödüllendirilir veya çocuğun bedeninin belirli bir bölgesine, fetişleştirilerek ve çarpık anlam verilerek ilgi gösterilirse, travmatik cinselleşme gerçekleşir. Travmatik cinselleşme, çocuğun bir yetişkin ile zamansız ve zorla cinsel ilişkiye girmesinin sonucudur.
Travmatik cinselleşme, çocuğun cinselliğinin uygunsuz ve yetersiz bir yönde gelişmesi sürecidir. Böylece çocuk, cinsel olmayan çeşitli ihtiyaçlarının tatmini için, cinsel davranışı kullanmayı öğrenir. Araştırmacılar travmatik cinselleşmenin, uygun olmayan zamansız cinsel faaliyetlere, bulanık bir cinsel kimliğe ve sapmış cinsel uyarılmalara yol açtığı görüşündedir.
2. Damgalama: Damgalama, cinsel istismar nedeniyle çocuğun ayıplanma, utanma ve suçluluk duygularını açıklar. Çocuğa, maruz kaldığı istismar deneyimleriyle ilgili olarak, kötü olduğu, utanç ve suçluluk duyması gerektiği yönünde olumsuz değerlendirmelerin nakledilmesi ve bunların çocuğun benlik algısı ile birleşmesi, damgalama sürecini oluşturur. Bu gibi değerlendirmeler, doğrudan istismarda bulunan kişi tarafından yapılabilir.
Damgalama, çocuğa yöneltilen ve çocuğa atfedilen olumsuz ifadelerde bulunma fiilidir. Bu fiil, akran grubu, aile üyeleri veya toplum tarafından pekiştirilebilir. Damgalama, çocukların kendilerine ait önem ve değer duygusunu olumsuz yönde etkileyerek, onlarda utanma ve suçluluk duygularına veya düşük kendilik değerine ya da başka kişisel sorunlara yol açabilir.
3. İhanet: İhanet, çocuğun cinsel istismara uğradığında, sevgi ve koruma beklediği bir kimse, örneğin ebeveyni veya bakıcısı hakkında düştüğü hayal kırıklığına işaret eder. İhanet, çocukların bağımlı oldukları ve güvendikleri bir kimsenin, istismarda bulunmakla kendilerine zarar verdiğini kavramalarının sonucu yaşadıkları duygudur.
İhanet, istismar deneyimine maruz kalan çocukların yaşamında çeşitli biçimlerde ortaya çıkar. Örneğin, çocuklar güvendikleri kişinin, istismar sırasında veya sonrasında, ahlak standartları ile ilgili yalan ve yanlış bilgi vererek kendilerini kandırdıklarını fark edebilirler. Veya bu çocuklar, sevdikleri ve sevgisi onlar için önemli olan bir kimsenin, kendilerine karşı duygusuz bir kayıtsızlık içinde olduğunu anlayabilirler. Bunun, çocuktaki duygusal ve davranışsal sonuçları, öfke, saldırganlık, gençlik suçlarına yönelme, uyuşturucu ve alkol kullanma, depresyon, başkalarına karşı genel güvensizlik, düşmanlık ve kızgınlık biçimlerinde ortaya çıkabilir.
4. Güçsüzlük: çocuğun iradesine, isteklerine ve etkili olma duygularına sürekli karşı konulmasının sonunda yaşanan bir süreçtir. Bu süreç, cinsel saldırı sırasındaki çaresizliğe, korkuya ve kaygıya neden olur ve çocukların kendi yaşam larını kontrol etme yeteneğini tahrip eder.
Güçsüzlük duygusu çocuğun iradesine karşı konulmasının, otorite konumundaki kimselere yaklaşmasının ve zayıflığının istismar edilmesinin bir sonucu olarak ortaya çıkar. Finkelhor ve Browne'a (1986) göre güçsüzlük, çocuğun istismarı durdurma çaba ve girişimlerinin engellendiğine tanık olması ile pekiştirilir.
Travmajenik Dinamik Model, çocuk istismarında travmanın temel kaynaklarını açıklayan, çok faktörlü, eklektik bir yaklaşımdır. Modeldeki dinamik, her bir.istismar olgusunda görülmeyebilir. Ancak, sadece istismar yaşantısı geçirmiş çocuklar, istismarı böyle kişisel bir biçimde anlama ve anlatma özelliğine sahip olabilir; bu dinamikle tutarlı tepkilerde bulunabilir ve bunların duygusal bir tanımını verebilirler.