Gönderi

saime

saime

, bir kitap okudu
176 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Koşmasaydım Yazamazdım
Koşmasaydım YazamazdımHaruki Murakami
7.4/10 · 2.851 okunma
·
1 görüntüleme
saime okurunun profil resmi
❞Sıradan bir koşucu, “Bugün şu zamanda koşuyu bitireyim” diye, hedeflerini önceden belirleyerek yarışa katılır. Hedeflediği zaman içerisinde koşabildiğinde bir şeyleri başardığını, koşamadığında ise başaramadığını hisseder. O süre içerisinde koşamasa bile, elinden geleni yaptığına dair bir doyum oluşuyorsa ve bir sonraki yanşa çıkabilecek olumlu duygular hissedebiliyorsa, dahası yeni bir şeyler keşfettiğine inanabiliyorsa, bu da bir başarıdır. Başka bir deyişle, koştuktan sonra kendisiyle gurur (ya da ona benzer bir şeyler) duyabilmesi, uzun mesafe koşucusu için önemli bir ölçüttür. Aynı şeyleri, yaptığım iş için de söyleyebilirim. Yazarlık gibi bir meslekte -en azından benim için geçerli olduğunu söyleyebilirim- yenmek ya da yenilmek yoktur. Satış rakamları, edebiyat ödülleri, gelen eleştirilerin iyiliği ya da kötülüğü bir ölçüt olabilir, ama temel bir sorun olduğunu söyleyemem. Yazdıklarımın kendi belirlediğim ölçütlere ulaşıp ulaşmadığı her şeyden önemlidir ve bunu bozacak bir bahane de kolayca üretilemez. Başkalarına karşı birçok açıklama getirebilirim. Fakat kendimi kandıramam. Temelde, yaratan kişi dürtülerini kendi doğasından gelecek şekilde içinde taşır ve kendi dışında bir kalıp ya da ölçüt aramamalıdır.❞
saime okurunun profil resmi
❞Roman yazmanın sağlıksız bir eylem olduğu doğrultusundaki kanıya, temelde katılmıyorum. Biz roman yazmaya çalıştığımızda, yani cümleleri kullanarak bir öyküyü ortaya çıkartmaya çalıştığımızda, insanlığın temelinde bulunan zehir gibi bir şeyi istemesek de çekip çıkarır, görünür kılarız. Yazarlar az çok bu zehire maruz kalır. Tehlikenin farkında olarak ustalıkla bu zehri etkisiz kılmak durumundadırlar. Bu zehir işin içine girmediği sürece, gerçek anlamda yaratıcılık eylemi ortaya konulamaz çünkü (tuhaf bir benzetmeyle söyleyeceğim, ama balonbalığının zehirli kısmının aynı zamanda en lezzetli kısmı olmasıyla tıpatıp benzeyen bir durum galiba). Bunun, ne şekilde düşünürsek düşünelim, sağlıklı bir eylem olduğu söylenemez herhalde. Kısacası sanatsal eylem; özünde, ortaya çıkış şekline bakıldığında, sağlıksız, antisosyal unsurları bünyesinde barındırır. Ben bunu rahatlıkla kabul edebilirim. İşte bu yüzden yazarlar (sanatçılar) arasında gerçek yaşantısında toplumu dışlayan, hatta asosyal tavırlar içerisine giren insanlar az değildir. Bunu da anlayabilirim. Aynı zamanda böylesi bir durumu da asla reddetmeye kalkmam.❞
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.