Demek ki, felsefenin açıklaması gereken şey, yani söylemin var olmaklığının mucizesi, İnsanın dünyada varoluşu mucizesinden başka şey değildir. Gerçekten de, benim, Söylemle ilişki içine sokarak yorumladığım Hegel'in cümlesi. İnsanın kendisine ilişkili olarak ele alınabilir Çünkü insan da, ancak "başkaşeyle" ilintisinde "nesnel-olarak-gerçek-olan" bir "bağlı-antite- dir" ve İnsan, kendisine dayanaklık eden hayvan olmasa, bir hiçtir ve doğal Dünyanın dışında da, katıksız bir hiçlikten başka şey değildir. Ne var ki, İnsan, kendini bu Dünyadan ayırmaktan ve bu Dünyaya karşıt olarak ortaya koymaktan da geri kalmaz. İnsan, katıksız olarak doğal olan bütün empirik varlık lardan özce farklı ve kendisine "özgü bir empirik varoluş" yaratır kendisine. Ve böylece, İnsan, kendisine bir ten vermiş olan hayvan, eğer Olumsuzluğu da içinde taşımasaydı ve dolayısıyla düşünen ve konuşan bir Ben olmasaydı, bu hayvanın hiçbir zaman yapmış olamayacağından tamamen farklı bir şekilde hareket etmesini ve eylemde bulunmasını sağlayan "bir ayrıl- mış-ya-da-tek-Başına özgürlük" edinir. Benliğinde, "hayret- edilmeye-layık" somut bir "kuvvet" haline gelen bir "mutlak güçle" donanmış olan İnsan, "etkinliğiyle" ya da akılsal ya da "Anlayışgücüyle" yoğrulmuş "çalışmayla", doğa-karşıtı bir gerçek Dünya üretir ve bu Dünya, "ayrılmış özgürlüğü" tarafından "kendisine özgü empirik-varoluşu" için yaratılmıştır, yani bu Dünya, teknik ya da kültürel, toplumsal ya da tarihsel Dünyadır.