Eridu ve diğer Mezopotamya şehirlerindeki tapmaklar, yıllar içinde defalarca
yeniden inşa edilmiş ve giderek daha büyük ve daha ayrıntılı hâle
gelmişti. Örneğin, Ur’daki tapmağa her biri 100 basamaktan oluşan üç set
merdivenden çıkılıyordu ve bu basamaklar “farklı renklerde boyanmış...
üçgen, baklava deseni, zikzak ve diğer geometrik desenler oluşacak şekilde
yerleştirilmiş on binlerce küçük kil koniyle kaplanmıştı”. Tapınak o kadar
etkileyiciydi ki Incil’deki Babil Kulesi hikâyesinin kaynağının burası olduğu
düşünülmektedir.