Gönderi

Toplumun benim gibi varlıklı, bağımsız, milyonluk bir şehrin en önde gelenleriyle görüşen, uygar ve seçkin bir bireyinin o gece tam bir saatini Prater'de kötü gıcırtılar çıkartarak hiç durmadan sallanan bir atlıkarıncanın direğinin dibinde geçirdiğini; yirmi, kırk, yüz kez aynı cızırtılı polkayı, aynı baygın valsi dinlediğini, önünden geçen boyalı tahtadan yapılma aynı şapşal at kafalarını seyrettiğini ve küskün bir inatla, kaderin iradeye baskın çıkardığı büyüye benzer bir duyguyla yerinden kıpırdayamadığını birilerine anlatmaya çalışmanın çılgınlık olduğunu biliyorum.
·
35 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.