Gönderi

Anımsatıyorum
Adalet Ağaoğlu’yla Selim İleri de insana “duyumsal nesne” olarak bakıyor. İkisi de “ insanların verili toplumsal bağlamları içinde, mevcut yaşam koşulları içinde ele” almıyor. Buraya kadar Feuerbach’çı diyebiliriz iki yazara da. Ama bir noktada ayrılıyorlar Feuerbach’tan. Feuerbach, “ Bu türü yaratan, onu insan yapan şey nedir “ diye sorar. Gerçekten de insanı insan yapan nedir. Feurerbach şöyle yanıtlar bunu. “ İnsan, düşünmek, sevmek ve istemek için vardır. Mantıklı olmanın amacı nedir? Mantık sevmenin, sevmek istemenin, isteme özgürlüğün. “ İnsanın varoluşudur bunlar, Feuerbach’a göre. Hem Adalet Ağaoğlu, hem de Selim İleri şu noktada ayrılıyor düşünürümüzden. İkisi de insanı sevmiyor. İnsanın sevme özgürlüğü yok ikisinden de. Ama insanı anlatırken Feuerbach’çı oluyorlar. İki yazar da şu toplumda yaşayan insanı anlatmamış. Bu toplumda yaşayan insanın karamsarlığını, umutsuzluğunu, sevincini, umudunu, etkinliğini, edilginliği dillendirmemişler. İkisi de psikolojizm yapmış. Psikolojizm, küçük burjuva bilincinin tipik bakışıdır. Her şey onun öznel dünyasında gerçekleşir. Ama bu gerçekleşmenin nesnel bir dünyayla hiçbir ilişkisi yoktur.
·
76 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.