Gönderi

“Ne olursa olsun umut besle demiyorum sana,” diye sözlerine devam etti Elif. Gözlerimden yaşlar süzülmeye devam ediyordu ama artık hıçkırıklarımın önünü kesmeyi başarmıştım. “Çünkü umut, bir insanın hayata tutunmasının nedeni olduğu gibi, aynı zamanda insanı uçurumun kenarına sürükleyen bir araçtır da. Olmayacak insanlara karşı umut beslemek sadece zarar verir. Umudunu yitirme ama yokluğunu kabullenmen gerektiğini hissediyorsan, kabullen.” Söylediği her sözde, her harfine kadar haklıydı. Eğer Mete olmazsa hayatım anlamını yitirmeyecektim. Biz insanlar ne kadar inkâr etsek de, birinin yokluğu bizde ne kadar yara açsa da, bir şekilde yolumuza devam edecek kadar güçlüydük. Hayat ne kadar da garipti! Bir zamanlar her şeyinizi anlattığınız, yanında çocuk olduğunuz, sesiyle kalbinizin ritmini değiştiren insan, bugün size sokaktaki bir yabancıdan daha yabancı olabiliyordu. Sanki birlikte o kahkahaları atmamışsınız, sabaha kadar telefonda konuşmamışsınız, yanında huzuru hiç tatmamışsınız gibi. Sanki hiç tanışmamışsınız gibi.
·
34 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.