Gönderi

“Bazı günler çok zor geçer.” Dedim. “Ruhumu okudunuz.” Dedi. “Ama nasıl?” “Birçok bakımdan birbirimize benziyoruz ki.” Diye karşılık verdim. “ Acı çekmek için de zevk için de ayrıcalıklı yaratılmış varlıklardan, sayısı çok az olan o varlıklardan değil miyiz ikimiz de? Böylelerinin duyarlıkları birden titreşir, içten içe derin yankılar doğurur, heyecanlı yaradılışları her şeyim özüyle uyum içindedir. Onları her şeyin uyumsuz olduğu bir ortama getirin koyun, büyük acılar çekerler. Bununla birlikte, kendilerine yakın buldukları kimselerle düşüncelerle ya da duygularla karşılaşınca da sevinçleri coşkunluk derecesine varır. Bizim için üçüncü bir durum daha vardır. Bu durumun sıkıntılarını ancak aynı hastalığa yakalanmış ruhlar hissedebilir. Bu ruhlar kardeşmişler gibi birbirleri anlarlar. Gün olur hiçbir şeyden, ne iyi ne de kötü etkilenmeyiz. O zaman içimizde kendiliğinden çalan bir org boşlukta ses vermeye başlar, hiç amaçsız coşar, ateşlenir, ezgi yaratmaksızın ses çıkarır, sessizlik içinde kaybolan sesler saçar: Hiçliğin yararsızlığına karşı ayaklanan bir ruhun büyük başkaldırısı; kaynağından yoksun kalmış gücümüzün bilinmez bir yaradan akan kan gibi tükenip gittiği bunaltıcı oyunlar. Duygular sel gibi akıp gider; bundan da korkunç bitkinlikler, günah çıkarma papazının duyamayacağı anlatılmaz üzüntüler doğar. Ortak acılarımız bunlar değil m?”
·
39 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.