" İhtiyarın bir oğlu vardı ve yirmi yıl kadar önce savaşta ölmüştü. Pek gençti öldüğü zaman ve şimdi onu Çordon'dan başka kimse hatırlamıyordu. Zaten Çordon'un kendisi de evde, karı-koca arasında ondan hiç söz etmezdi. Ve işte şimdi, birdenbire oraya, onun savaştan önce öğretmenlik yaptığı yere gitmeye karar vermişti.
- Onun hayatta olduğuna, ölmediğine her zaman imandım, her zaman hissettim bunu. Oraya gitmek için sabırsızlanıyorum, gidip görmek istiyorum onu, diyordu"