Gönderi

Onbeşinci yüzyılın ilk yarısı boyunca, bir çeşit Türk milli bilincinin yükselişi hakkında bir çok belirtiler vardır. Osmanlı sultanının, eski Türk ünvanı "Han"ı benimsemesi o zamanda oldu; o zaman Osmanlıların, torunlan olduklarını beyan ettikleri Oğuz Türklerinden Kayı aşiretinin damgası Osmanlı paralarında remiz olarak göründü ve Osmanlı tarihçileri ile ozanları, Osmanlı hükümdarlarını yarı esatiri Türk eski çağına bağlayan ve hanedanın kaynağının resmi açıklaması haline gelen Oğuz efsanesini işlediler. 2.Murat'ın ve haleflerinin sarayında Türk şiiri serpilip gelişti ve Türk eski çağlarının incelenmesi büyük rağbet gördü. Hatta Orta Asya Türk dili ve edebiyatı bir süre işlendi ve onbirinci yüzyil sonlarına doğru bir edebi okul, Türk edebi dilinin bir parçası haline gelmiş bulunan Farsça ve Arapça sözcük ve deyimleri fazla kullanmaksızın arı ve sade Türkçeyle yazma çabasına girdi. Bu akım sınırlı ve bir çok bakımlardan geçici idi. Fakat Türk dilinin yerini ve dolayısıyla bir milletin hayatında dilin içine aldığı ve beraberinde getirdiği her şeyi yeniden doğrulamak suretiyle önemli bir etkisi oldu. Artık Türk nüfusunun mühim bir kısmı haline gelmiş olan göçebe Türk unsurunun Osmanlı devletinde ilk esas görünüşü olarak da bu akım önemlidir.
34 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.