Gönderi

Her geçen gün ölümün gölgesi biraz daha vuruyordu yüzüne. Yanakları çöküyor, şakakları çukurlaşıyor, ağzı yamuluyor ve sözün dudaklardan çıkmasını engelliyordu, Sadece gözlere, o cesur beynin dünyaya baktığı, zaptedilemez gözetleme kulelerine benzeyen o gözlere bir şey yapamıyordu, Gözler ve beyin son ana kadar canlı ve diri kaldılar. Freud'u son ziyaretlerimden birinde bana göre yeni kuşağın en yetenekli ressamlarından biri olan ve Freud'un da çok hayran olduğu Salvador Dali'yi de yanımda götürdüm. Ben Freud ile konuşurken Dali onu resmetmeye başlamıştı. Fakat Dali'nin bu çalışmasını Freud'a göstermeye asla cesaret edemedim, çünkü ileri görüşlü olan Dali, onun yüzünde ölümü çizmişti. Yaşadığımız çağın en güçlü iradesinin, en keskin dehasının ölüme karşı verdiği bu mücadele gittikçe daha korkunç bir hale geliyordu; açıklık ve netliği düşüncenin en yüce erdemi olarak gören bu insan, artık yazamayacağını, insanlara faydalı olamayacağını anladığında tıpkı bir Romalı kahraman gibi doktoruna, acılarını sonlandırması için izin verdi. Olağanüstü bir yaşamın, olağanüstü sonuydu. Bu öldürücü çağın sayısız ölülerinin ortasında bile düşündürücü bir ölümdü. Arkadaşları olan bizler tabutunu İngiliz toprağına indirdiğimizde, yurdumuzun yetiştirdiği en nadide çiçeği buraya gömdüğümüzü biliyorduk.
Sayfa 482 - 1985, Can Sanat Yayınları Ltd. Şti.
·
93 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.