Gönderi

Türkiyemizin başta gelen toplumsal dertlerinden biri de, bürokratik yapıda, yani kamu görevlerinde bir işe «yetenekli eleman bulmak olmayıp, iş arayan veya işsiz kalan, ya da bulunduğu işi beğenmeyen kişiye, hatır, gönül, siyasal nüfuz, hattâ kimi zaman baskı kullanarak «herhangi bir iş bulmak» alışkanlığıdır. Osmanlı döneminde - bilindiği gibi - para ile satılan «mevki ve mansıp»lar şimdi bir tavsiye mektubu, bir telefon konuşması ile hatırlı kişilere, ya da arkası olanlara dağıtılmakta, «Bu adam, bu işin üstesinden gelebilir mi, görevde yararlı olabilir mi» noktasını kimse düşünmemektedir. Bence geri kalmışlığımızın en önemli nedenlerinden biri de budur.. Yeteneksiz kişiler iş başına geçtikçe, yetenekliler göze batar, kıskanılır, yeteneksizler onu kendi gelecekleri için bir tehlike olarak görmeye başlarlar ve bir gün, akla hayale gelmedik tezvir, tertip ve iftiralarla onun ayağını kaydırırlar. Kamu görevlerinde, hattâ siyasal kadrolarda (Séléction négative) yani, eski deyimle, «menfi istifa»>, yeni deyimle, olumsuz ayıklama» denilen oluşum budur işte. Kötülerin iyileri ayıklaması ve saf dışı bırakması demektir bu. Tıpkı ayrık otunun kendi yanında yararlı bitki yaşatmaması gibi bir şey.
Sayfa 224
··
259 görüntüleme
AkilliBidik okurunun profil resmi
İktidarın aynı zamanda denetçisidir kamunun büyük bir kısmı. Ama artık mevkiler iktidarca dağıtıldığından bu denetim görevi de rafa kaldırılır. Velidedeoğlu'nun tespiti doğrudur; belki hiçbir zaman mükemmel değildi bu topraklarda düzen, ama mükemmel olduğu ülke de yok gibidir. Dünya Savaşı yıllarında tüm Avrupa'da, Rusya soğuk savaşı başlangıcında Amerika'da da vardır kamu görevlilerinin siyasilerce -gizli ya da açıktan- atanması ve çıkar birliği. Ama artık sivil toplum aktif şekilde üstleniyor kamu-siyasiler arasındaki ilişkileri denetleme görevini bu ülkelerde. En ufak suistimal günlerce konuşuluyor, basında mutlaka yer buluyor, mahkemelerce şiddetle cezalandırılıyor. İstifalar da bu yüzden. O cazip çıkar ilişkisinin önü, korku ile alınıyor. Ülkemizde bence düzen darbelerle, ama özellikle 80 darbesi ile bozuldu. Siyasi Partiler yasası sivillerin siyasete girişini büyük ölçüde engellerken, kamu görevlilerinin işten atılması önlenip yargılanmalarını siyasilerin inisiyatifine bırakılınca zaten bir çıkar ilişkisi ağı kanunlarla sağlamlaştırıldı.Sivil toplum da kafasını kaldırdığında içeri tıkıldığından bağımsız denetim şansı kalmadı. 60-70lerde, bugün bir ilçe başkanının bile tenezzül etmeyeceği büyüklükteki yolsuzlukların sayfa sayfa haber olduğunu ve bakan istifa ettirdiğini görürüz; benim bilfiil şahit olduğum 80lerin başında bile öyleydi.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.