Gönderi

İnsan bozulur, insan kalmaz; bir medeniyet insanı yapan manevi kıymetler manzumesidir. Anlıyor musun şimdi derdin bü­yüklüğünü? ... Cahilsin; okur, öğrenirsin. Gerisin; ilerlersin, Adam yok; yetiştirirsin, günün birinde meydana çıkıverir. Paran yok; ka­zanırsın. Her şeyin bir çaresi vardır. Fakat insan bozuldu mu, bunun çaresi yoktur. Sen cilt yapıyorsun; şiraze nedir bilirsin. Bizde insa­noğlu şirazesiz kalmış. Hayat onun için ahenksiz, birbirini tutma­yan, günün hayatına cevap vermeyen bir yığın ölü kıymetler tara­fından idare ediliyor. Dünyaya baktığımız zaman ayrı görüyor, ken­ dikendimize kaldığımız zaman ayrı düşünüyoruz. Yığınlarca tezat içinde yaşıyoruz, bütün şark dünyası bir ıstırap içinde. Muttasıl gömlek değiştiriyor, Hind'i, Çin'i, Efgan'ı, Arab'ı, Türk'ü hep so­yunuyoruz; soyundukça üstümüzden attığımız şeylerin alelade ek­ler olduğunu, daha derinden birtakım şeyler çıkarıp atmak lazım geldiğini görüyoruz. O zaman korkuyoruz; olduğumuz yerde imdat arar gibi sağa sola bakmıyoruz. Sonra tekrar başlıyoruz, gene taba­ka tabaka soyunuyoruz, tımaklarımızla derimizi yüzer gibi bir şey­ler daha atıyoruz. Zaten biz soyunmasak bile onlar üzerimizden liy­me liyme dökülüyorlar. Fakat olmuyor; bize lazım olan, gömlek değiştirmek değil, içten değişmektir. Bu sadece dıştan yapılacak şey değil. Bunu olduğumuz yerden yapamayız, içten, dıştan her ufuk, bir görüş zaviyesidir. Bütün cemiyet hayatı zihniyet etrafında dö­ner, insanı yeni baştan, yeni esaslarla kurmamız lazım; yeni kıy­metlerle yaşayan bir insan. Halbuki bu imkansız ...
Sayfa 91 - DergâhKitabı okudu
·
55 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.