Gönderi

Resim yasağı, mutlak ve her şeyi içine alır biçimde olmayıp, bazı sınırlar içinde özerk alanlara sahip bulunmaktadır. Yasağın tasavvufi ve gaybi anlamından da söz edilmelidir. Tevrat'ın Beşkitap'ının (Pentatök) yazarı ve İslam Peygamberi, Allah'ın insanı, suret-i Rahmanda yarattığını ifade etmektedirler. İnsan, O'nun güzel isimlerinin tecelli ettiği bir varlıktır. Doğasının sınırları içerisinde, Yarata'nın sonsuz kudreti karşısında mutlak aczini hissetmelidir. Canlılar dünyasının, cansızların ve bitkiler aleminin, Esma'nın tecellisi olduğunu ayrımsamış bir varlık olarak insan, O'nunla yarışmaktan çok, görece bir kıyas imkanina ulaşmak üzere, kendisine inşacı niteliği yükleyebilir. "Ben nasıl ki bu evi yapıyor, inşa ediyorum. Allah da, bu muazzam kainatı yaratmıştır" nisbi kıyası, insana yüklenen ve dağların çekindiği emaneti taşıyan ene'ye verilmiş bir idrak mazmunudur. Heykel ve resimde sadece cansız cisim ve bitkilerin yaratılışının taklidiyle yetinilmiş, canlı cisimlerin yaratılışını ise Allah'ın kudretinde bilmiştir. Heykel, resim ve diğer figürel tasvirlere tapınma eğilimi de gözönüne alınırsa, putatapıcılığın insanın çılgın bir eylemi olarak belirmesi ve Tanrı heykeli, vb. figürleri, insanın kendi kuvvelerini tanrılaştırma niyetiyle ürettiği hesaba katılırsa, tasvire ilişkin yasağın hikmetleri anlaşılabilir. Sinemada tasvir yasağı kapsamına giren bir yaklaşım aramak, olsa olsa kendi karanlığını yayma girişimidir.
·
80 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.