Gönderi

Uyanıklık halinde bize belirli bir şey tanıtan, sözgelimi ''bir ırmak gördüm," "tuhaf bir ses işittim" dedirten herhangi bir görgü ve gözlem, sadece o an beliriveren bir ihsas değildir. Bu algı, belleğimizde varolan önceki olayların çağrışımıyla karışmış ve muhayyilemiz bazı resimler dokumuştur. Önceki bilgi, görgümüz, izlenimlerimiz, bastırılmış isteklerimiz, özlem ve kaygılarımız, korkularımız, kuşkularımız tüm ruhi deneyimlerimizin birleşimi ortaya çıkmıştır. Bunların tümünden yeni bir bilgi ediniriz. Yeni öğrendiğimizle önceki gözlemlerimizin birbirine benzeyen sembollerini bugüne taşırız. Benzerliğin gücü oranında anlık izlenimlerin rengini tasvir edebiliriz. İmgelemimizde adeta geçit resmi yapan eski tecrübelerimiz arasında benzerlik bulamadığımızda, ''bir şey gördüm ama tam olarak seçemiyorum," deriz. Benzerini göremediğimiz bir şeyi tanımamız da mümkün olmaz. Sözgelimi, ''başım ağrıyor'' diyebilmemiz için bunu daha önce yaşamış olmamız gerekir. Oysa nefs uykuda iç ve dış etkilere açıktır. Konuşabilir, anılar çağrışabilir ve böylece ahlam gerçekleşebilir.
·
105 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.