Gönderi

Dünyanın bütün şiirleri sizi söyler, bütün şarkıları size söylenmiştir. Çocuk kalbiniz gövdenizde çiçek açmaya başlamıştır. İçinizde binlerce karınca dünyayı size, sizi dünyaya taşıyıp durmaktadır. Baktığınız her şey büyülü aynanızdır. Sesiniz billur gibi açar ağzınızda. Parmaklarınız saçlarınızdan değil gökyüzünden taşar. Bütün sesler bir uzaklık hevesi, bir arzu atlasıdır. Bütün masallar siz olursunuz. Kafdağı her gün gidip geldiğiniz bir murat yoludur. Leyla sizden ayrılır, Mecnun’a çöller kurarsınız. Evler her gün biraz daha küçülür. Bütün kızlar o küçük odalarda güzelleşir. Pencereler siz baktıkça kapanır. Kimse acınızı duymuyordur! Her şey bir incinme yumağına dönmüştür. Sokaklar yalnızlığınızın ıslığı olur. Bir avuç mahallelerde bir şarkı boyu gider gelirsiniz. Sonsuzluğun elifi başlamıştır. Sizi insan içinden çekip alan aşk, götürüp insan içine katmaktadır yine. Okuduğunuz her şiir, her hikâye içinizdeki nar ocağına düşer. Bütün kitaplar sizi söylemektedir. Yeni bir büyümedir bu, acının bile yaşama gücüne, dünya bağışına dönüştüğü. Sonra bir gün hiçbir sözün kalbinizi karşılamadığını görürsünüz. Sizin hikâyeniz değildir harflerin çatısı altındaki o ayrılıklar, köpüren bakışlar, arzulu parmaklar. Sizi göklere çıkaran boşluk, yerin altına doğru çekmeye başlamıştır. Herkes baş dönmesini unutmuştur. Akşam gün ortasında gelir. Rüyasız uykularla sabaha çıkılır. Dünyayı göğsünüzden taşıran arzu, bir kan pıhtısına dönmeye başlamıştır. Her şey üstünüze gelmektedir. Ağaçlar, kuşlar, börtü-böcek bütün sevincini yitirir. Bir hayıf cümlesi uyanır içinizde usul usul. Birden anlarsınız ki sizin acınızı ancak sizin sözünüz avutacaktır. Yazacaksınız. O sonsuz beyazlığa, kimsenin söylemediği o büyülü dizeyi düşeceksiniz. “Ben’in korkuluksuz köprüleri”nden geçiş başlamıştır. Mezarları hayata katan bir maceradır bu. Siz biriciksiniz, sözünüz sizden biricik. İnsanın kendi sesinden daha dokunaklı ne olabilir bu kalabalıkta... #Kafdağı
33 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.