Bilmelisin ki, muhabbet sahibi üzerinde o kadar hüküm sahibidir ki, sevdiğinin sözünden başka bir şey duymayacak şekilde seveni sağır eder. Sevgilisinin yüzünden başka bir şeyi
görmeyecek halde körleştirir. Sevgilisinin ve sevgilisini sevenin yâdından başka bir söz karşısında onu dilsiz yapar. Sevenin kalbinin üzerine
bir mühür çekilir. Artık o kalbe sevgilinin sevgisinden başka bir şey giremez. Kilidini de hayal hâzinesine atar. Artık sevgilisinin tahayyülünden başka bir şey düşünmez. Bu tahayyül, ya daha önce (kendisini)
görmekten veya hayalin inşa ettiği nitelikten kaynaklanır. Böylelikle seven hakkında şöyle denilir:
. İ
Hayali gözümde yâdı dilimde
Mekânın kalbimde, artık nerede gizleneceksin?
Onunla ve onun için duyar, onun için görür, onunla ve onun için
konuşur. Hayal gücü beni öyle bir noktaya taşıdı ki, sevgim benim için
sevdiğimi dışta göreceğim şekilde bedenleşürdi. Bu durum, Cebrail’in
Hz. Peygamber için bedenlenmesine benzer. Artık ona bakamıyordum.
180 Fütûhât-ı Mekkiyye 8
Bana hitap ediyor, bana kulak veriyor ve söylediklerini anlıyordum. Bazen günlerce beni terk ediyor, yemek yiyemiyordum. Önüme sofra gelirse, üzerine oturuyor, bana bakıyor, kulaklarımla duyabileceğim bir
dille şöyle diyordu: ‘Beni görürken nasıl yemek yiyeceksin?’ Ben de
yemekten kesiliyor, açlık hissetmiyor ve doyuyordum. Öyle ki bu süreçte şişmanladım ve ona bakarak yemek ihtiyacı duymadım. O benim için
gıdanın yerini almıştı. Arkadaşlarım ve ev halkım, yemek yemeden şişmanlamama şaşırmıştı. Çünkü ben günlerce ağzıma bir lokma koymadan duruyor, fakat ne açlık ne de susuzluk hissediyordum. Ayaktayken,
hareket ederken ve dururken sevgilim karşımdaydı.