Gönderi

4
Düşünülebilir Düşünceler "İnsan, düşünce barındıran bir bitkidir; tıpkı bir gül ağacının gül, elma ağacının da elma barındırdığı gibi." -Antoine Fabre D'Olivet, L'Histoire philosophique du genre humain Bir an için, tanıdığınız en güzel insanı düşünün. Bakışları bu şahıs üzerine düşen gözlerin, onun cazibesiyle sarhoş olmaması imkânsız görünecektir size. Ama aslında her şey, o gözlerin bağlı olduğu evrimsel programa bağlıdır. Gözler bir kurbağaya aitse, bu güzellik timsali şahıs kurbağanın önünde bütün gün dursun -isterse çıplak dursun- kurbağa bana mısın demeyecek, olsa olsa kuşkulanacak-tır karşısındakinden. Bu ilgisizlik karşılıklı olacaktır elbet; çünkü insanlar insanlara, kurbağalar da kurbağalara çekici gelir. Arzu ne kadar doğal görünürse görünsün, dikkat edilecek ilk şey, yalnızca türe uygun bir arzuya "ayarlı" oluşumuzdur. Bu durum basit, ancak önemli bir noktanın altını çizer: Beynin devreleri, hayatta kalmamız için uygun davranışları üretecek şekilde düzenlenmiştir. Elma, yumurta ya da patatesin tadını beğenmemizin nedeni, içerdikleri moleküllerin harikulade biçimleri değil, bunların kusursuz birer şeker ve protein paketi, bir başka deyişle bankanızda saklayabileceğiniz enerji dolarları olmasıdır. Yararlı oldukları için bizler de bu yiyeceklerin tadını beğenecek şekilde programlanmışadır. Buna karşılık dışkının zararlı mikrop içeriği, bizi onu yemekten alıkoyan bir tiksinti geliştirmemizi sağlamıştır. Koala yavrularının, sindirim sistemi için gerekli bakterileri sağlamak üzere annelerinin dışkısını yediğini de not edelim bu arada. Bu bakteriler yavruları, normalde zehirli olan okaliptüs yapraklarının etkilerinden korur. Bana kalırsa, elma size nasıl lezzetli geliyorsa dışkı da bir koala yavrusuna o ölçüde lezzetli geliyor olsa gerek. Hiçbir şey "doğal" olarak lezzetli ya da tiksindirici değildir;
Sayfa 76 - domingo - 43.Baskı - 2021 TemmuzKitabı okudu
·
138 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.