Gönderi

"Onlar, Allah'ı bırakıp bilginlerini, rahiplerini, Meryem'in oğlu Mesih'i ilâh edindiler. Halbuki bunlar da bir olan Allah'a ibâdetten başkası ile emrolunmamışlardır. Ondan başka hiçbir ilâh yok." (Tevbe,31) "Heva ve hevesini ilâhı edinen kimseyi gördün mü? Şimdi onun üzerine sen mi bir bekçi olacaksın?" (Furkan,43) Birinci ayetten, Yahudi ve Hristiyanların alimlerini ve din adamlarını nasıl Allah'tan başka ilâh edindiklerini açıkça anlıyoruz. Nitekim aynı husus, İmam Tirmizi ve İbn-u Cerir'in, Adiyy b. Hatem (r.a.) den rivâyet ettikleri hadiste şöyle açıklanıyor: "Adiyy b. Hatem boynunda altın bir haç olduğu halde Resulullah'ın yanına girdi. Resulullah, yukarıda bahsi geçen ayeti okuyordu. Adiyy diyor ki "Onlar (hıristiyanlar) din adamlarına tapmazlar" dedim. Resulullah: "Hayır taparlar: Din adamları, halka helâli haram, haramı helal kılar; halk da onlara uyar. İşte Hıristiyanların din adamlarına ibâdeti budur." İkinci ayetin mânâsı gayet açıktır. Şöyle ki: Nefsinin arzularına uyan ve nefsinin isteklerini her şeyin üstünde gören kimse, nefsini kendisi için ilâh edinmiş olur.
·
27 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.