Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

400 syf.
4/10 puan verdi
Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları 2 Yazar John Perkins, klasik sömürgeciliğin tasfiyesinin ardından yeni bir biçime bürünen sömürgeciliğin hizmetinde çalışmış biri olarak yaptıklarını itiraf etmeye bu kitabında da devam ediyor. İlk kitapta anlattıklarına değinerek oradaki olayların biraz daha ilerisinden bahsediyor. Ayrıca burada, yazarın ilk kitabından etkilenen ve bu işerin içinde olan çeşitli kademelerdeki kişiler de itiraflarda bulunmak istediğini söyleyerek içeriği genişletiyor. Yine de bana sorarsanız burada ilk kitaptaki hava pek yok. İlk kitapta sıradan yaşamın içinde gizli duran ilişkilerin esrarengiz dünyasına, bunların üzerindeki perdeyi hızla açıp giriyorsunuz ve işlerin nasıl yürüdüğüne dair çok farklı şeyler okuyorsunuz. Sanırım bu etkiden sonra daha çarpıcı ve daha da derin şeyler öğreneceğiniz beklentisiyle kitabı okuyunca biraz hayal kırıklığına uğruyorsunuz. Burada anlatılanlar ilk kitaptaki gibi sürükleyici olmasa da yine bir şeyleri göstermesi açısından iyi. İlk kitaba, anlatılan olaylar silsilesine girmeden bir inceleme yazmıştım ama genel olarak yazarın neler anlattığına dair fikir edinmek için ilgili incelemeye bakabilirsiniz. #143052091 Bu seferki incelemede belirlediğim bir iki konuya değineceğim ve kitabın tek tek bölümlerinde nelerden bahsettiğine girmektense bir konuşma havası içinde ilgili konular üzerinde fikir yürüteceğim. Siz de gerek konuyu ele akış şeklim gerekse de eksik olduğunu düşündüğünüz yerlere ekleme yapmak için yorum yapabilirsiniz. İtiraflar 1'e 9 puan vermiştim ve yaptığım incelemede neden 9 puan verdiğimi açıklamamıştım. Burada önce bu sebebi belirteyim. Yazarın "Ekonomik Tetikçi" olarak yaptıklarını onaylamıyorum ve bu yaptıklarına karşı çıkıyorum. Önce bu işe girip ilk kitapta defalarca yaptığı işin doğru olmadığını gördüğü halde kendini yatıştıracak sebepler araması hiç doğru görünmedi bana. Verdiği bu iç savaşı (yaşadığı şekilde aktardığını varsayarak) olduğu gibi itiraf edebilmesini iyi buluyorum (alkışlayıp tebrik edecek değilim). Ama yaşadığı iç çekişme sinir bozucu olabiliyordu. Onlarca insanın yaşamını alt üst edecek kararların verilmesine çalışıp raporlar hazırlamasını sorguluyor yazar defalarca. Yaptığı işin doğru olmadığını görüp de hâlâ kendini haklı çıkaracak sebepler bulduğuna inanması çok kötüydü. Bu itirafları yapmasına, bunları olduğu gibi anlatmasına ve bu işlerin iç yüzündeki ilişkileri afişe etmesine 9 puan vermiştim. İtiraflar 1'in sonunda da çalıştığı onca yıllık yapıya karşı durmamız gerektiği konusunda içerden biri olarak verdiği tavsiyeleri de yetersiz bulmuştum, 1 puan da oradan kırmıştım. Onca yıl, etkileri milyonlarca insanın hayatına dokunan, izleri doğada yıkıcı etki yapan ve çevreyi felakete sürükleyen işlerde imzan olsun; rahat, lüks bir yaşam sür; istediğin her şeye doy -ki bu şeyler çoğu zaman başka birçok insanın bu dünyada istediği şeyler, ve bu imkanların çekiciliğine kanıp doyduktan sonra tüm her şeyi itiraf edere rahatla. Bu kitabı okuyanlara sistemin nasıl yol aldığını göstermekle bütün suçlardan arındığını düşün ve kitaplarında son bölüme koyduğun kısımla bu yapıyla nasıl mücadele edebileceğimize dair öneriler ver. Şimdi de en çok bu önerilerin saçmalığından ve yetersizliğinden bahsedeceğim. Yazar, ilk kitabında, belki de ilk kitap olmasından radikal öneriler sunmamıştı bütün bu organize yapıyla mücadele etmede sıraladığı cümlelerde. Tüketiminizi kısın, canınız alışveriş yapmak isteyince alışveriş yapmak yerine kitap okuyun, meditasyon yapın, herkese davranışınızla örnek olun, bu gibi konuları yayın demişti ilk kitapta. Bana göre ilk bakışta bile yetersiz ve fazla iyimser önerilerdi bunlar. Bu gibi uygulamalarla kendi anlattığı eylemlerin hangi birinin önüne geçilebileceğini düşünmemiş bile. Bu tüketim koşullarını dayatan sistemi devirmek, dönüştürmek yerine ondan uzak durarak sessizce yıkılmasını beklemek nasıl bir yoldur? Gerek sunduğu cazip indirimlerle gerek piyasaya sürdüğü ürünlerdeki çekicilikle (koladaki tat, hamburgerdeki lezzet...) her insan aynı şekilde baş edebilecek midir? Yoksul bir aile için ucuz gelen bir ürün, kaçırmaması kendisi için iyi olacak bir fırsat (ve hatta o indirimleri/indirim günlerini günümüzde bekler hale geldi insanlar) konusunda ne diyor bu öneriler? İçi dolu ve uygulanabilirliği olan şeyler midir bütün bunlar? Elbette ki değil. Yazar, "Ekonomik Tetikçi" olduğu zamanlar yapacağı istatistikleri, yük tahminlerini halka mı sunuyordu? Veya devletler/ uluslararası şirketler tarafından imzalanan anlaşmalar, yapılan yatırımlar konusunda ne yapılacak? Bunların hakkında hangi yayın kaynakları esaslı haber yapabiliyor? Yapmaya çalışanlara "ticari sır" maddesi engel olmuyor mu? Ama durun! Az kalsın geçiyorduk; yazar tam da bu konuda bakın ne önermiş: "Serbest ticaret anlaşmalarını protesto edin." Eh, bu da bir şeydir ama bu protesto sonrası şirketler eli kolu bağlı mı bekleyecekler! Tabii ki hayır! O yüzden bu yer yer gülünç ve yer yer de yetersiz önerilere katılmıyorum. Bu önerilerle yetinilmemeli. Bu kitapta da yazar yine son bölümde yaptığı önerileri biraz genişletiyor ve şunları ekliyor bizim bu yapıyla mücadele edebilmemiz konusuna: -STK'lara bağış yapın (10 dolar veya 10.000 dolar), üye olun, katılım sağlayın... -Evinizi, arabanızı, gardırobunuzu ve yaşamınızı küçültün. -Musluk suyu için. -Cesur olun. Telefon, bilgisayar için daha fazla para ödemeye hazır olun. Bu maddelerle yazarın önerileri ciddiye alıp almama kararını siz verin. Ben bunları yetersiz ve saçma görüyorum. Mesela yazar neden ANTİ-KAPİTALİST OLUN demiyor? Bunda bir sorun mu var? Neden KOMÜNİZMİN NE OLDUĞUNU,
Karl Marx
Karl Marx
'IN, https://1000kitap.com/yazar/Vladimir-Ilyic-Lenin'İN NE DEDİĞİNİ OKUYUN, ANLAMAYA ÇALIŞIN demiyor? Her iki kitapta da defalarca "komünizm tehlikesi"nden basediyor ama işin özünü anlamak kendisinin işine hiçbir zaman gelmemiş olacak ki defalarca karşısına çıkan bu "tehlike"nin sesini duymaya, ona kulak vermeye çalışmamış. Kitapta sıkıca bağlandığı
Thomas Paine
Thomas Paine
olmasa yazarın hali ne olurdu bilmiyorum. Okuyanlar Paine ismini her iki kitapta defalarca görecektir. Bu yüzden her ne kadar yazar bu konuda da papağan gibi Paine ve Kurucu Atalar'ının mücadelesini yinelese de işin aslını sonuna kadar okumamış gibi. Amerikan Devrimini, Amerika kıtasında yapılan yerli katliamlarını ve bu "atalar"ın köle sahipliğini okumalarını öneririm. Boston'da denize dökülen çaylar bir eylemdi ve bir devrimin habercisi. Ama bu sadece ağırlaşan vergilere ve temsil hakkının çiğnenmesine karşıydı. Şimdilerde hayatları alt üst edilen insanlara pek de hitap eden bir çağrısı yok diye düşünüyorum. Yazarın kısmen anladığı ama sonunda bir yanlışa vardığı konu da yine her iki kitapta da yer bulan bir diğer konu da İslam-Hristiyanlık savaşı. Yazarın "Ekonomik Tetikçi" olduğu zamanlar Ortadoğu ve Arap Dünyası ile iş ve ilişkilerinin olması bu konunun bahsini kaçınılmaz kılıyor. Birlikte iş yaptığı ve işlerinin dışında talan ettiği ülkelerin insanlarıyla yaptığı konuşmalarda kimi İslam'ı kimi de Hristiyanlığı savunanlar var. İslam'ı savunanlar kendilerinin haklı olduğunu, bu savaşı kazanacaklarını söylüyor, Hristiyanlığı savunanlar da İslam'ın kendilerine nasıl savaş açabildiğini, bu dinin nasıl safsata olduğunu ifade ediyor... Her iki taraf da saçma bir düşmanlık içinde. Yazar bunun biraz farkında. Bu farkındalığı Haçlı Savaşları'nı çıkaranların Hristiyanlar olduğunu, onların ülkelerine sömürülecek yer olarak bakanların da yine kendileri olduğunu dile getirerek gösteriyor. Bütün bunlardan sonra da şimdilerde
Samuel P. Huntington
Samuel P. Huntington
ismiyle öne çıkan "
Medeniyetler Çatışması ve Dünya Düzeninin Yeniden Kurulması
Medeniyetler Çatışması ve Dünya Düzeninin Yeniden Kurulması
" teorisiyle bu çıkarımları sonlandırıyor. Huntington teorisinde günümüzde savaşın artık devletler, ideolojiler arasında değil kültürler arasında olacağını söylüyor. Bu kültürler savaşında da öne çıkan iki kültür Hristiyanlık ve İslam. Yazarımız da bu görüşe vararak savaşın gerçekten böyle bir boyuta eriştiğini sanıyor. Konuyla ilgili bir başka tez de
Francis Fukuyama
Francis Fukuyama
'nın "
Tarihin Sonu ve Son İnsan
Tarihin Sonu ve Son İnsan
" çalışmasıdır. Fukuyama'ya göre de ideolojiler artık ölmüş ve liberalizm kesin zaferini elde etmiştir, undan sonra yeni bir şey olmayacaktır. Tez, Sovyetler'in çöküşüyle bütün dünyanın kapitalist sisteme entegrasyonunun (aslında sömürgeleştirmenin)işlemeye devam ettiği bir zamanda yazılmıştı. Sovyetler çöktü diye Komünizm iflas etti demek nasıl bir mantık orası da ayrı bir konu. Bu iki tez hakkında okuma yapmak isteyenler
Fikret Başkaya
Fikret Başkaya
'nın
Avrupa - Merkezcilik Resmi İdeoloji Bilim Ve Sosyalizm
Avrupa - Merkezcilik Resmi İdeoloji Bilim Ve Sosyalizm
kitabında ilgili makaleye bakabilir. Yukarıda bahsettiğim Paine'e sarılma ve saçma öneriler (o kadar ki insanın kendisiyle dalga geçildiği hissini uyandırıyor) sonrası yazarın yaptığı işleri açıklamasından, borçlandırdığı ülkelerde yönetime gelen halkçı liderlerin önemli özelliklerini vurgulamasından ve tarihi olaylardan bahsetmesinden ötürü biraz iyi iş yaptığını da söylemek gerek diyelim. Siz de okuyarak değerlendirmenizi yapın ve üzerine tartışarak sonuçlar çıkarmaya devam edin... İyi okumalar!
Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları 2
Bir Ekonomik Tetikçinin İtirafları 2John Perkins · April Yayıncılık · 2005718 okunma
·
466 görüntüleme
Ceyhun guney okurunun profil resmi
Yorumunuzu beğenerek okudum, Yazılana harfi harfine uyarsak bizim cahillerden ne farkımız kalır. Kim tarafından yazılmışsa yazılsın bütün kitaplar ve bilgiler sorgulanmadan kabul edilmemelidir.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.