Türümüzün en
karmaşık ve en zengin deneyimlerinden
biri olan aşkta örneğin, “seni seviyorum” sö
zcükleri, bakıştan, temastan, kokudan ve aşkı
ifade eden çeşitli seslerden çok daha büyük ö
nem kazanmıştır. Duyularımızın ortak yaşanmı
şlığı aracılığıyla aşkı paylaşmaktansa, ona sö
zcüklerle sahip çıkmaya çalışıyoruz. Her aşk
farklı olduğuna göre (farklı kokular, farklı
dokunma biçimleri, farklı psikolojik roller),
her aşkta, paylaşılan sözcükler de farklı olur,
diye düşünüyor insan. Ama, hayır! Kalıp sözcü
kler, yaşadıklarımızdan daha önemli. Ve “seni
seviyorum” tümcesindeki totaliter sahiplenme,
tüm aşk deneyimlerini standartlaştırıyor. Aşkı
nicelleştiriyor. Bu tümceyi, aşkı aritmetiğe dö
kmek için kullanıyoruz: “Ben, üç kere âşık
oldum.”