Bütün Zafer Şarkıları ve Antik Yunan şiir geleneğine dair detaylı bir rehber için öncelikle bu incelemeyi okumanızı öneririm: #151815757
Orada söylediklerimi burada tekrarlamama gerek olmadığı için şimdi kısaca Bakkhylides’den ve eserinden bahsedeceğim.
“Hiçbir fani mesut değildir her zaman.”
1. Bakkhylides Kimdir?
İskenderiye Kütüphanesi’nin âlimleri tarafından Antik Yunan lirik şiirinin 9 büyük isminden biri olarak belirtilen
Bakkhylides’in hayatına dair bilgilerimiz oldukça sınırlı. M.Ö. 6. yüzyılın son çeyreği ile 5. yüzyılın ilk yarısında yaşadığı bilinen şairin doğum ve ölüm yıllarını net olarak bilemeyiz. Bu süre içinde yaşayan ve eserler veren Bakkhylides, aynı zamanda 9 büyük lirik şair arasında yer alan
Pindaros’un çağdaşı ve Keoslu Semonides’in de yeğenidir.
Suidas ve
Strabon gibi antik tarihçilerden öğrendiğimiz kadarıyla Bakkhylides de Keosludur. Birkaç kente sahip adanın başkenti Ioulis’te doğduğu söylenir. Dayısı Semonides haricinde Keos adasından çıkan diğer tanıdık isimler arasında sofist Prodikos, hekim Erasistratos ve peripatetik filozof Ariston da bulunur. Bu yönüyle adanın ve kentlerinin “saygın insan” yetiştirmedeki başarısı yadsınamaz.
2. Bütün Şiirleri ve Fragmanları Nasıl Ortaya Çıktı?
“Ümit ket vurur insanların düşüncelerine”
Bakkhylides, çağdaşı
Pindaros kadar şanslı değildi ne yazık ki. Pindaros’un neredeyse bütün şiirleri eksiksiz bir şekilde günümüze ulaşmış ve Antik Yunan şirine dair çok fazla şey bilmemizi sağlamıştır.
Bütün Zafer Şarkıları ismiyle Yapı Kredi Yayınları’ndan okuyabileceğiniz bu yapıttan sonra Bakkhylides’in şiirlerine geçmek gerekir zira Pindaros’un yaşça daha büyük olduğu ve birçok şiirinin/şarkısının daha önce yazıldığı bilinmektedir.
Bakkhylides şanslı değildir çünkü onun eserleri korunamamıştır ve bölük pörçük bir şekilde günümüze ulaşmıştır.
Bütün Şiirleri ve Fragmanları isimli bu kitabı 21. yüzyılın dünyasında okuyor olmamız ise çok büyük bir tesadüf eseridir. Aslında bu açıdan baktığımızda şairin şanssızlığını biraz nötrlediğini söyleyebiliriz çünkü 1896’da gerçekleşen bu mucizevi olay sayesinde artık ondan daha çok dize ve fragman okuyoruz.
1896 yılında, British Museum’a iki yüz parçadan oluşan bir papirüs rulosu ulaştı. Bu papirüslerin, 2500 yıldan fazla bir süredir kayıp olan Bkkhylides’in metinleri olduğu anlaşıldı. Antikçağdan günümüze ulaşan diğer yazarların fragmanları ve bilgileri takip edilerek bu durum kesinleştirildi ve çok hızlı bir şekilde okunma macerası başladı. Antik Yunan araştırmacıları heyecanlıydı çünkü edebiyat tarihinin kayıp parçaları yerine konulacak ve Antik Yunan şiirinin tarihi yeniden yazılacaktı.
Uzmanlar ve akademisyenler çalışmalarına başlamışken British Müzesi’nin müdürlerinden Walkis Budge de bu papirüslerin bulunma serüvenini dünyayla paylaşıyordu. Yunan adası Hermepolis’ten 25 mil uzaklıktaki Meir’de bir mezarda bulunan papirüsler, tehlikeli bir yolculuktan sonra güvenli bir limana ulaşmayı başarmıştı. Ya hiç ulaşamasaydı? Nice antik eserin kaybolduğunu hatırladığımızda, böyle mucizelere daha çok ihtiyacımız olduğunu düşünüyoruz.
Gerçi bu papirüslerin günümüzde Yunanistan sınırları içinde bir müzede yer alması daha uygun olurdu şüphesiz. Anadolu ve Yunanistan topraklarından birçok eserin Avrupa müzelerine yayılmış olması sorgulanması gereken konular arasında fakat bu başka bir yazının konusu elbette. Burada bir “çalıntı” söz konusu olmadığı için, nispeten daha hoşgörülü bir bakış açısıyla bakabiliriz.
3. Şiirler ve Fragmanlar’ın Bize Anlattıkları
“zira nedir ki daha büyük kazanç insanlar için
iyi işlerle birinin yüreğini sevindirmekten”
Tıpkı
Bakkhylides’in metinlerinin büyük bir çoğunluğu da “epinikion” türüne aittirler. Peki nedir epinikion? Atletik müsabakaları kazanan kişileri övmek ve ölümsüzleştirmek adına yazılan “zafer şarkıları”dır.
Hesiodos gibi antik çağ yazarlarının eserleri başta olmak üzere bütün Yunan Mitolojisi kaynaklı öykülerden beslenen bu şarkılar/şiirler, M.Ö. 6. ve 5. yüzyıl dünyasını gözler önüne seriyor.
Bakkhylides, kendi çağında da çoğunlukla çağdaşı Pindaros’la karşılaştırılırdı. Bu durum günümüzde de devam eder. Araştırmacılar ve akademisyenler tarafından Pindaros’un şiirlerinin “daha oturaklı” olduğu söylenir. Pindaros’un “gösterişli” üslubunun aksine Bakkhylides’in şiirleri sadeliğiyle ön plana çıkar ve akıcı olduları belirtilir. Şiirlerinin genel olarak melankolik bir yanı bulunduğuna dair çıkarımlarda da bulunabilir pek tabii.
Şairin, tragedyanın kökenleri olduğu söylenen “dithyrambos”ları ve diğer türlerdeki şiirleri ve fragmanlarından birçok dize ve cümle de yine bu kitabın sayfaları arasında okurlarını bekliyor. Başka antik çağ yazarlarının Bakkhylides’i andığı kısa cümlelere de yine kitapta yer verildiğini görüyoruz.
4. Çevirmen ve Önsözleri Hakkında:
“Öyleyse övmeli hakikatin
lütfunu, hasedi ise itmeli
bir kenara iki elle birden,
yapmışsa şayet ölümlülerden biri iyi bir iş.”
Erman Gören, 2005 yılnda İstanbul Üniversitesi’nin Eski Yunan Dili ve Edebiyatı ve Felsefe bölümlerinden eş zamanlı mezun oldu. Yüksek lisans ve doktora tezlerinde Arkaik Yunan şiiri ve Yunan düşüncesinde hakikat sorununa yoğunlaştı. Antik Yunan dünyası uzmanlık alanı olan çevirmenin
Aristoteles başta olmak üzere birçok şiir ve felsefe çevirisi bulunur.
Yukarıda saydığım kitaplar ve bu kitabın önsözünde de düzinelerce sayfada bizlere uzmanlık alanlarından eşsiz bilgiler sunar Erman Gören. Akademik makale titizliğinde hazırlanmış ve dipnotlarla da zenginleştirilmiş bu önemli kaynak metinler, sonda yer alan Yer ve Kişi Adları sözlükleri, kaynakçalar ve antik çağ yazar ve eser listeleri için kendisi büyük bir teşekkürü hak ediyor. Yeni çeviriler ve önsözlerle bizleri aydınlatmaya devam etmesi dileğiyle.
5. Son Söz:
“… Vardır
sürülen her ömrün
bir neşesi, yeter ki beri kalsın illetten,
yoksulluktan ve çaresizlikten”
Eğer sizin de şiirin kökenlerine ve mitolojiyle olan bağlarına dair merakınız varsa, hem önceki incelemem hem de bu incelemede adı geçen yazar ve şairleri okuyarak bu keyifli yolculuklara çıkabilirsiniz. Şiir okumayı seven herkesin bunu yapması dileğiyle zira Yunan şiiri olmadan, Latin şiiri var olamazdı, Latin şiiri olmadan da İngiliz, Fransız, Alman, Rus ve hatta Türk şiiri var olamazdı.
Bir kelebek etkisidir edebiyat tarihi.
Keyifli okumalar dilerim.
“Çünkü ölümlü biri
doğmaz her yönden mutlu.”